Ehliyet Ne Demek? Kısaca Anlamı Nedir?

NE NEDİR?

Ehliyetin sözlük ve fıkıh anlamı nedir? Hukuk dilindeki Vücup ve Edâ ehliyeti ne demek? Kısaca anlamları...

Sözlükte "yetki; elverişli, lâyık ve yeterli olmak" anlamlarına gelen ehliyet, fıkıh terimi olarak, kişinin dinî ve hukukî hükümlere muhatap olmaya elverişli oluşunu ifade etmektedir. Başka bir deyişle, insanların leh ve aleyhindeki hak ve sorumluluklara muhatap olabilmesi halidir.

İnsanın şer'î hitaba ehil ve muhatap oluşu, akıl denilen anlama, düşünme ve ona göre davranma kabiliyetine sahip bulunmasıyladır. İnsanın bu anlamdaki ehliyet ve sorumluluğuna ehliyetü'l-hitap denir.

Ehliyet kişinin haklardan faydalanmaya, bu hakları kullanmaya ve borçlanmaya elverişliliği demek olduğundan, cenin safhasından itibaren aklî ve bedenî gelişimine paralel olarak parça parça kazanılır ve rüşt ile tamamlanır. Kişinin aklî ve bedenî gelişimine uygun olarak, önce lehindeki haklara, sonra aleyhindeki haklara sahip olur, daha sonra bazı muamele ve tasarruflarının sahih olmasına; en son olarak da hukukî ve cezaî müeyyide ve mesuliyete ehil hale gelir.

HUKUK DİLİNDE EHLİYETİN ANLAMI

Hukuk dilinde ehliyet iki ana gruba ayrılır: Vücup ehliyeti, edâ ehliyeti.

Vücup ehliyeti, haklara sahip olabilme ve borçlar altına girebilme ehliyetidir. Bu ehliyet, insanın var olmasıyla gerçekleşir ve ölünceye kadar devam eder. Bu ehliyete zimmet adı da verilmektedir. Vücup ehliyeti ceninde nakıs olarak mevcuttur; ana karnındaki cenin bu ehliyet ile sadece menfaatine olan ve kabule ihtiyaç duymayan miras, vasiyet, vakıfta lehtar olmak gibi bazı hakları kazanır. Sağ olarak doğmasıyla bu ehliyete tamamen sahip olur.

Edâ ehliyeti, muamelat ehliyeti demek olup, kişinin dinî ve hukukî hak ve borçları bizzat kullanmaya ehil oluşunu ifade etmektedir. Bu ehliyetin esasını akıl oluşturmaktadır. Akıl noksan olursa edâ ehliyeti noksan olur, akıl kemale ererse, ehliyet de kamil olur. Akıl bulunmadığı zaman edâ ehliyeti sabit olmaz. Buna göre edâ ehliyeti nakıs ve kamil olmak üzere ikiye ayrılır. Nakıs edâ ehliyeti mümeyyiz çocuk ve benzerinin sahip olduğu ehliyettir. Bununla zarar ve yararına olması muhtemel akitleri velisinin iznine bağlı olarak, sırf yararına olan akitleri ise müstakil olarak kurabilir. Ancak ibadetler ve tamamen kendisinin zararına olan akitler konusunda ehliyeti yoktur. Kamil edâ ehliyeti ise, akıllı olarak buluğ çağına erişen, başka bir deyişle reşit olan kişinin sahip olduğu ehliyettir. Bu ehliyete sahip kişi, bütün hukukî tasarruflara yetkilidir. Hukukî ve cezâî sorumluluğa sahip ve ibadetler gibi şer'î tekliflere de muhataptır.

Ehliyet Arızaları. Eda ehliyetini daraltan veya ortadan kaldıran sebeplere ehliyet arızaları denir. Vücup ehliyeti, insanın insan olarak mevcut olmasına bağlı bulunduğundan daralması veya ortadan kalkması mümkün değildir. Ehliyeti kaldıran veya daraltan arızalardan bir kısmı, kişinin irade ve isteği dışında meydana gelmekte olup, bunlara semâvî arızalar denir. Akıl hastalığı, bunama, bayılma, uyku, ölümle sonuçlanan hastalık, kölelik, küçüklük, unutma, ölüm ve kadınlara mahsus haller bu tür arızalardandır. Diğer bir kısmı ise, şahsın kendi irade ve isteğiyle meydana gelmekte veya oluşmasına kasten sebebiyet verdiği arızalardır ki, bunlara müktesep arızalar denilmektedir. Sarhoşluk, sefihlik, yolculuk, bilmemek, yanılmak, şaka gibi durumlar bu tür arızalardandır.