Eğitim Hizmetleri Nasıl Planlanmalı?

HİZMET

En zor hizmet, insan eğitimidir. Zîrâ terbiye olmamış bir nefis, kişiyi dâimâ kötülüğe yönlendirir. Allâh Teâlâ insan fıtratına fücûr ve takvâ temâyüllerini yerleştirmiştir. Bu bakımdan daha çocukluğundan itibâren bu iki temâyülün tezâhürleri onda görülmeye başlar.

İnsanın saâdeti, günâha temâyülün engellenip takvânın güçlendirilmesiyle mümkün olur. Bunun yolu da terbiyedir. En vahşî hayvanları eğitmek bile nefsine mağlûb bir insanı eğitmekten daha kolaydır.

EĞİTİM HİZMETİ

Eğitim (terbiye) hizmeti, bir peygamber mesleğidir. Eğitimci olmak için hissiyat ve duyguların güçlü olması lâzımdır. Çünkü talebeyle irtibat kurarken, onların duygularını anlamalı, değerlendirmeli ve ona göre muâmele etmelidir. Bu, bir doktorun tedâviden önce teşhise, yâni ağrı ve sızının sebebini kavramaya mecbur olması gibi bir keyfiyettir. Unutmamak gerekir ki, ancak problemi çözülen insan kazanılabilir.

EĞİTİMCİ RUH DOKTORU GİBİ HAREKET ETMELİ

İnsanların istîdâdları birbirinden farklı olduğu gibi, zaafları da muhteliftir. Bu sebeple eğitimcinin âdetâ bir ruh doktoru titizliğiyle insana yaklaşması gerekir. Birine faydalı olan bir söz ve davranış, bir başkasına zarar verebilir. Bu yüzden eğitiminden mes’ûl olduğumuz insanların karakterlerini çok iyi tanımamız lâzımdır.

Diğer taraftan telkinin zaman ve dozu da iyi ayarlanmalıdır. Sert bir cismi belli bir istikâmette bükerken onun kırılma ihtimâlini dikkate aldığımız gibi nefsânî kâbiliyet ve temâyülleri kuvvetli olan bir kimseyi de bu illetten kurtarmak için aceleci davranmamak lâzımdır. Muhâtabın tepki göstereceği dereceye kadar dozu artırmamaya dikkat etmelidir. Dolu bir kabı eşit hacimdeki bir başka kaba ânî bir sûrette boşaltırsanız, yarısını ziyân eder, dışarıya dökersiniz. Lâkin tedrîc kanununa riâyet ederek, yâni acele etmeden, yavaş yavaş hareket ederseniz, elinizdeki kapta ne varsa onu eksiksiz olarak diğerine aktarabilirsiniz. İnsan terbiyesinde de bu fizik kanununun ehemmiyeti inkâr olunamaz. Bu demektir ki, bir insanı yönlendirip terbiye etmek her şeyden önce sabra ve muhâtabı istîdâdları itibâriyle mükemmel bir sûrette tanımaya bağlıdır.

EĞİTİMCİ TALEBESİNİN KARAKTERİNİ TANIMALI

Gerçekten eğitimci, talebesinin karakter ve istîdâdını elindeki tesbih taneleri gibi tanımalı, kimin neye kâbiliyeti varsa, onu o yönde geliştirmeye gayret etmelidir. Meselâ, şâirliğe istîdâdı olan bir kimseyi, insan rûhunun derinliklerine yönlendirmek îcâb eder. İdâreci olmaya istîdâdlı kimseye ise sevk ve idârenin nasıl yapılacağı, işi ehline vermenin gereği, merhametli davranmanın lüzûmu ve adâlet gibi hususlar telkin edilmelidir. Diğer meslekî kâbiliyetler de bunun gibidir. Ancak toplum için zarûrî olan bu kâbiliyetlerin her birinin eğitim tarzı farklı farklıdır.

EĞİTİM HİZMETLERİ NASIL PLANLANMALI?

Eğitim hizmetleri, insandaki beden-rûh ve akıl-kalb arasındaki hassas dengeye dikkat edilerek plânlanmalıdır. Şâyet insanın sadece aklına hitâb edilirse menfaat, makam, dünyevî hevâ ve hevesler ağır basar ve rûhî tekâmül ihmâl edilmiş olur. Böyle yetiştirilen insan, netîcede servet, şöhret ve şehvetin kulu hâline gelir. Fakat aklıyla birlikte onun kalbi de eğitilebilirse, fıtratında mevcut olan temâyüllerin Hak yoluna yönlendirilmesi ancak o zaman mümkün olabilir. Şuna dikkat edilmelidir ki, kalbe erişmeyen bilgi, irfâna dönüşmez. İrfandan mahrûm bir bilgi ise sâhibini dalâlete sürükleyebilir. Mânevî duygular ve fazîletlerle techîz edilemeyen insan, sürekli kötülüğü emreden nefsinin kaba kuvvetine terk edilmiş olur.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Vakıf-İnfâk-Hizmet, Erkam Yayınları