Ecir Kazanmak İster Misin?

Hikâyeler

İnsanın samimiyeti, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için gösterdiği çaba ile ölçülebilir. Ve şüphesiz onlara güzel bir ecir vardır.

Hz. Ömer (r.a) her zamanki gibi yine bir gece müslümanların ahvâlini teftiş için çıkmıştı. Medîne-i Münevvere’nin dışında kıldan bir çadır gördü. Bu çadır bir gün evvel yoktu, o hâlde yeni kurulmuştu. Yaklaştığında içerden bir kadın inlemesinin geldiğini farketti. Yaklaştı ve çadırın önünde, kolları ile dizlerini tutarak kaba etleri üzerine oturan bir adam gördü. Selam verip:

“–Kimsiniz?” diye sordu. Adam:

“–Çölden bir adam, Mü’minlerin Emîri ile görüşmek için geldim, biraz yardım ve ihsanlarını taleb edeceğim.” dedi.

“–İçerden gelen bu ses nedir?”

“–Allah sana rahmet eylesin, var git işine!”

“–Benim için çok mühim, nedir bu ses?”

“–Doğum yapmakta olan bir hanımın sesi.”

“–Yanında kimse var mı?”

“–Hayır.”

Ömer (r.a) hemen fırladı ve evine geldi. Hz. Ali’nin kızı olan zevcesi Ümmü Gülsüm’e:

“–Allah Teâlâ, büyük bir ecri ayağına kadar gönderdi. Onu kazanmak ister misin?” dedi.

“–Nedir o?” diye sorunca:

“–Gariban bir kadın yalnız başına doğum yapıyor” dedi. Hanımı da:

“–İstersen olur.” dedi.

Ömer (r.a):

“–Öyleyse kadın için lâzım olacak bez, yağ gibi malzemeleri al, bana da yemeklik yağ ve un ver!” dedi.

Hazırlanan malzemeyi sırtlanan Ömer (r.a) hanımına:

“–Haydi, yürü!” dedi. Çadırın yanına geldiklerinde:

“–Kadının yanına gir!” dedi.

Kendisi de dışarıdaki adamın yanına oturdu. Bir ateş yakarak tencereyi üzerine koydu. Başladı ateşe üflemeye… Duman sakallarının arasından çıkıyordu. Ömer (r.a) tam yemeği pişirmişti ki çocuk da doğdu. Ortalığı masum bir bebek sesi doldurdu.

Ümmü Gülsüm (r.a):

“–Ey Mü’minlerin Emîri, arkadaşına bir oğlu olduğunu müjdele!” dedi.

Bedevî, “Mü’minlerin Emîri” sözünü duyunca dehşete kapıldı ve Hz. Ömer’in heybetinden geri geri gitmeye başladı. Ömer (r.a):

“–Dur, korkma!” dedi ve tencereyi alarak kapının önüne koydu. Hanımına:

“–Kadını doyur!” dedi. Ümmü Gülsüm (r.a) hastayı doyurunca tencereyi tekrar çıkarıp kapının önüne koydu.

Ömer (r.a) kalktı, tencereyi alıp adamın önüne koydu ve:

“–Âfiyetle ye, çünkü sen gece boyu aç ve uykusuz kaldın.” dedi.

Sonra hanımına:

“–Haydi, çık da gidelim!” diye seslendi.

Adama da:

“–Yarın gel de ihtiyacını karşılayalım!” tenbihinde bulundu.

Adam ertesi gün geldi, Hz. Ömer (r.a) de ona ikram ve ihsanlarda bulundu. (İbnü’l-Cevzî, Menâkıb, s. 95-96)