Dünyadayken Peygamberlerin ve Evliyâların Şefaati İstenir mi?

Tasavvuf

Kur’an, Peygamberlerin ve evliyânın şefâatları haktır. Ancak bunlardan dünyâda iken şefâat istenilebileceğine dâir bir nass var mıdır? Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz cevaplıyor...

Hadîslerde nebî, âlim, şehîd ve sıddîkler ile oruç ve Kur’an’ın[1] kıyâmette şefâat edeceklerine ilişkin pek çok rivâyet vardır. Yukarıda vesîle konusunda zikrettiğimiz hadîs, dünyâda da Allah Rasûlü (s.a.)’nden şefâat ve şifâ talebinin cevâzını göstermektedir.[2]

Allah Rasûlü Rabb’ından dilekte bulunarak ümmeti için şefâat niyâz etmiş; Allah Teâlâ da ilkinde üçte birini, ikincisinde diğer üçte birini, üçüncüsünde ise kalan üçte birini bağışlamıştı.[3] Allah Rasûlü’nden gelen bu rivâyet onun şefâatinin hak olduğunun delîllerindendir. Ayrıca ezânla ilgili rivâyetlerdeki: “Kim benim için vesîle dilerse, ona şefâatim helâl olur[4] ifâdesi şefâat-i nebînin hak ve gerçek olduğunu göstermektedir.

Her nebîye verilmiş makbûl bir duâ vardır. Peygamber Efendimiz onu kıyâmet gününe bırakmış, ki o sâyede şefâat-i uzmâ gerçekleşecektir.[5]

Sûfîler, şefâat olayını genellikle bu dünyâdan başlayarak devam eden bir iltifât-ı Nebî olarak görür ve: “Şefâat yâ Rasûlallah!” derken bu heyecânı duyarlar. Allah Rasûlü (s.a.)’ne salât ü selâm getirirken âdetâ onunla yüz yüze, göz göze olduklarını düşünürler. Çünkü Allah Rasûlü (s.a.): “Bir kimse bana selâm verince Allah rûhumu bana iâde eder. Ben de onun selâmına mukâbele ederim[6] buyurmaktadır. Namazda tahiyyatta hem Allah ile, hem de Rasûlü ile selâmlaşma söz konusudur.

Dipnotlar:

[1]. Müsned, II, 174.

[2]. Bkz. Tirmizî, Deavât, 49; İbn Mâce, İkâme, 5; İbn Hanbel, IV, 138.

[3]. Bkz. Ebû Dâvûd, Cihâd, 162/2775.

[4]. Müslim, Salât, 11.

[5]. Bkz. Buhârî, Deavât, 1.

[6]. Ebû Dâvud, Cenâiz, 94.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları