Duaların Kabul Olduğu Zamanlar

İbadet Hayatımız

Gece ibadetinin faziletleri nelerdir? Gece ibadeti nasıl yapılır? Gece nasıl ihya edilmelidir? İşte duaların kabul olduğu vakitler...

Gecenin derûnunda Cenâb-ı Hak ile beraber olmak, kul için târifsiz bir saâdet kaynağı, Mevlâ’mızın da bundan râzı ve hoşnut olması sebebiyle müstesnâ bir rahmet, mağfiret ve lutuf vesîlesidir. Âyet-i kerîmede buyrulur:

(O müttakîler, geceleri namaz kılmak ve istiğfâr etmek için) yanlarını (tatlı) yataklarından ayırırlar. Rablerinin azâbından korkarak ve rahmetini umarak dua ederler. Kendilerine verdiğimiz rızıklardan da hayır yollarına infâk ederler.” (es-Secde, 16)

Rabbimizin geceye lutfettiği sırlar, hikmetler ve feyizler kişinin kalbî seviyesi nisbetinde ayân olur. Mîrâc gibi ilâhî ikramların, vahyin nüzûlünün ve bunların zıddı olan ilâhî intikam tecellîlerinin daha ziyâde gecenin derûnunda vukû bulmuş olması da gösteriyor ki, günün bu vakitlerine ayrı bir ihtimam göstermek îcâb etmektedir.

DUALARIN KABUL OLDUĞU SAAT

Allâh’a yakınlaşma azmindeki mü’minler için geceler, derûnundaki sükûnet ve feyz dolayısıyla müstesnâ bir ganimettir. Nitekim hadîs-i şerîfte:

“Gecede bir saat vardır ki, müslüman bir kimsenin Allâh’tan, dünyâ veya âhiretle alâkalı bir hayır talebi o saate rastlarsa, Allâh dilediğini ona mutlakâ verir. Bu saat her gecede vardır.” buyrulmuştur. (Müslim, Müsâfirîn, 166)

Hâce Ali Râmitenî -kuddise sirruh- da şöyle buyurur:

“Üç kalp birleştiği zaman, mü’min kulun arzusu tahakkuk eder: Mü’minin samîmî kalbi, Kur’ân’ın kalbi Yâsîn Sûresi ve gecenin kalbi seher vakitleri.” Bu ganimetin kadrini lâyıkı ile bilenler, bütün mahlûkâtın istirahate çekilip cümle âlemi derin bir sükûnetin kapladığı bir zamanda, dua, ibâdet ve Rablerine teveccüh etmenin en feyizli zemînini bulurlar. Cenâb-ı Hak, o bahtiyar kullarını medhederek şöyle buyurur:

“Onlar, geceleri pek az uyurlardı. Seher vakitlerinde de istiğfâr ederlerdi.” (ez-Zâriyât, 17-18)

Geceler, tatlı ve yumuşak yatakları sırf Allâh Teâlâ’nın rızâ-yı şerîfi için terk ederek ilâhî huzûra, yalnızca ve yalnızca muhabbet ve aşk sebebiyle baş koyma zamanıdır. Dolayısıyla gecenin huzurlu iklîminde kılınan namazların, okunan Kur’ân’ların ve yapılan tesbîhâtın Allâh’a yakınlık bakımından çok büyük bir ehemmiyeti vardır. Gece yapılan ibâdetler, âdeta Yüce Yâr ile buluşup sohbet etme mâhiyeti taşır. Herkes uyurken uyanık olmak, Mevlâ-yı Müteâl’in rahmet iklîmine girmek, muhabbet ve merhamet meclisine dâhil olan müstesnâ kullar arasına girmek demektir.

PEYGAMBERİMİZİN GECE İBADETİ TAVSİYESİ

Gece ibâdetine gösterilen rağbet, gönüllerdeki aşk ve muhabbet-i ilâhînin şiddeti nisbetinde olur. Nitekim gece ibâdetinin mânevî hazzını ve feyzini tadan bâzı âbidler: “Ben ölümden korkmazdım, lâkin o benimle gece namazımın arasına girmektedir.” demişlerdir. Nitekim Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Abdullâh bin Amr bin Âs’a şu tavsiyede bulunmuştur:

“–Abdullâh! Falan adam gibi olma! Çünkü o, gece ibâdetine devâm ederken artık kalkmaz oldu.” (Buhârî, Teheccüd, 19) Demek ki teheccüdden geri kalmak, mühim bir kayıp ve hüsran sebebidir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları