Dualara İcabet Eden

İbadet Hayatımız

Duâları kabul eden Allah Teâlâ’dır. O’nun esmâ-i hüs­nâsından / en güzel isimlerinden biri de «اَلْمُج۪يب el-Mücîb / Duâlara icâbet eden»dir.

Cenâb-ı Hak kabul etmedikçe, hiç kimsenin duâsı kabul olmaz. Peygamber Efendimiz de, ümmeti için niyâz ettiği bir duâsının kabul edilmediğini şöyle ifade buyurur:

“Rabbimden üç şey talep ettim. İkisini verdi, birini geri çevirdi:

Rabbimden ümmetimi umûmî bir kıtlıkla helâk etmemesini talep ettim, bunu bana verdi.

Ümmetimi (tufan misali toptan) suda boğulma sûretiyle helâk etmemesini diledim, bana bunu da verdi.

Ümmetimin kendi aralarında savaşmamalarını da talep etmiştim, bu ise geri çevrildi.” (Müslim, Fiten, 19-20; Tirmizî, Fiten, 14)

Bu duânın kabul edilmemesi yani, ümmete tefrikaya düşmemek şeklinde bir teminat verilmemiş olmasında, -Allâhu a‘lem- hikmet şudur:

Dünya, imtihan âlemidir. İmtihansız cennete girilemeyeceği bildirilmiştir. Ümmetin önündeki en mühim imtihanlardan biri de birlik ve beraberlik, vahdet ve uhuvvet şuurunun kaybedilmemesidir.

Bizlere düşen vazife; Peygamber Efendimiz’in tahakkukunu çok istediği için, Rabbimiz’e yalvardığı bu birlik, beraberlik ve kardeşliği, kendi hayatlarımızda ve kendi topluluklarımızda fiilen gerçekleştirmemizdir. Böylece kıyâmette Fahr-i Kâinât Efendimiz’in mübârek yüzünü tebessüm ettirme bahtiyarlığına nâil olmuş oluruz.

Cenâb-ı Hakk’ın kullarına tâlimatı:

“‒Tecessüs etmeyin! (Din kardeşlerinizde kusur aramayın!) (Bkz. el-Hucurât, 12)

“‒Ayrılığa düşmeyin, fırkalara ayrılmayın!” (Bkz. Âl-i İmran, 103)

Yâ Rabbî!

Cümlemize Rasûlullah Efendimiz’in hâlinden bir tecellî nasîb eyle!

Âmîn!..

* Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurur:

“İstanbul elbette fetholunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir!..” (Ahmed, IV, 335; Hâkim, IV, 468/8300)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Sayı: 162