Deizm Nedir ve Deist Kime Denir?

İMAN

Deizm nedir? Deist kime denir? Deizmin dinlere ve yaratıcıya olan bakış açısı nasıldır? Deistler Allah'a (c.c) inanıyor mu, inanıyorsa nasıl? Deistlerin kendi yorumlarıyla tanrı tasviri nasıldır? Deizm ve deistlik hakkında bilinmesi gerekenler...

Deizm bir câhiliyye alâmetidir. Câhiliyye Araplarından bazıları da;

“İnsanı, yeri, göğü ve kâinâtı yaratan, yağmuru yağdıran... bir Allah var. Fakat O, peygamber göndermemiştir, kitap ve şerîat indirmemiştir. Biz yeniden diriltilmeyeceğiz, azap görmeyeceğiz!..” diyorlardı. Allah ile beraber putlara da kulluk ediyorlardı.

Kur’ân’ın, ölüm ötesi ve âhiret hakkında nâzil olan, hevâ ve heveslerine muhalif beyanlarından rahatsız olan kâfirler, Peygamber Efendimiz’den onu hoşlarına gidecek şekilde değiştirmesini istediler. Allah Rasûlü’ne gelerek şöyle dediler:

“–Bize içinde yeniden dirilme bahsinin geçmediği (...) bir Kur’ân getir veya ondaki yeniden dirilme (âhiret, hesap) bahislerini değiştir!” dediler. (Zeccâc, Maâni’l-Kur’ân ve İ‘râbuhû, III, 11)

“−Bize, içinde Lât ve Uzzâ’ya ibâdeti terk etmemizin emredilmediği bir Kur’ân getir.

Eğer Allah Sana böyle bir Kur’ân indirmiyorsa Sen böyle bir Kur’ân söyle veya Allâh’ından Sana geleni bu şekilde değiştir;

(Âhiret haberini kaldır!)

  • Azâb âyeti yerine rahmet âyeti koy,
  • Harâmın yerine helâli, helâlin yerine harâmı koy!” (Vâhidî, s. 270; Alûsî, XI, 85)

Bu kimseler hakkında şu âyet-i kerîme nâzil oldu:

“Âyetlerimiz onlara açık açık okununca, (öldükten sonra) Bizim’le karşılaşmayı ummayanlar;

«–Bundan başka bir Kur’ân getir veya bunu değiştir.» dediler.

De ki:

«–Onu kendiliğimden değiştiremem, ben ancak bana vahyolunana tâbî olurum. Ben Rabbim’e karşı gelirsem, büyük günün azâbına uğramaktan korkarım.»” (Yûnus, 15)

DEİZM YARATICIYA NASIL BAKIYOR?

Görüleceği üzere; deizm denilen bu bâtıl anlayış, güya yaratıcıyı kabul ediyormuş gibi yapıyor, fakat bunda da gerçek Allâh’ı değil de kendi uydurdukları antropomorfik ve gerçekte hiç mevcut olmayan bir varlığı hayâlen kabulleniyor. Açıkça bu; bir olan Allâh’ı da, Allâh’ın tâlimatlarını, elçilerini, kitaplarını, kıyâmet ve âhireti de inkâr etmekten başka bir şey değildir.

Cenâb-ı Hakk’ı tamamen reddetmeye kalkmak; öğle vaktinde, o müthiş ışığın ve sıcağın altında güneşi inkâra kalkışmak gibi bir hamâkattir. Deizm adını verdikleri inkâr şekli de, Allâh’ı bir yaratıcı olarak güya inkâr etmeyip, O’nun Rab oluşunu, yani kullarına tâlimatlar bildirme, onları terbiye etme, ceza ve mükâfat verme yönünü reddetmektir. Hiç şüphesiz ki bu, ipini kendi elinde tuttuğu ve istediği gibi oynayacağı, bilhassa her türlü kendi nefsânî arzularını ve kötülüklerini de tasdik ettireceği, geçersiz, hükümsüz, âdetâ ölü bir put ve hayâlî bir tanrı tasavvurudur. Bir taraftan kâinatta bunca muazzam âlemler var eden ve onları deverân ettiren kudretli bir güç, bir taraftan da kontrolü kullarına ve yarattıklarına bırakmak durumunda kalmış hükümsüz bir put. Böyle olsaydı bütün âlemler infilâk etmez miydi?

Deistlerin tasavvur ettiği şey, hayal mahsûlü ve sadece lâftan ibaret bir tanrı. Hiçbir emri olmayan bir put. Hiçbir zulmü ortadan kaldırmayan bir put. Hak ve hukuk anlayışı olmayan bir put. Ahlâkî kāideler vaz etmeyen bir put. Mazlumlara karşı rahmeti ve merhameti olmayan bir put. Yani mazlumlara bîgâne kalıp da zulümleri umursamayan zâlim bir put. Sakat bir muhayyilenin uydurduğu sahte bir icat!

Böyle bir inanışın, asla mantıklı bir tarafı yoktur. Bu, ancak bir akıl tutulmasıdır.

Putperest Yunan’da, aklî zarûretler hâlinde kâinâtın bir «Muharrik-i Evvel»e yani ilk hareket ettirici bir Zâta muhtaç olduğunu kabul etmekten doğan bir deizm vardı. Hem uydurma putlarına hem putlaştırdıkları akıllarına uyacak hem de zarûreten kabule mecbur oldukları bir yaratıcıya inanarak, vicdanlarını rahatlatacaklardı.

Benzeri bir temâyül, son asırların hıristiyan âleminde de görüldü. Muharref Hıristiyanlık; aklın, bilimin ve insanlığın karşısında tamamen mağlûp hâle düşünce, onun müesseseleri olan kilise, papa vb. reddedildi.

Mâlûm;

Hıristiyanlık tamamen beşer mahsûlü bir hâle gelmiştir. Temelini bir peygamber olmayan Pavlos atmıştır. Akîdesini kralın baskısı altındaki konsiller oluşturmuştur. Günümüzde kutladıkları noel gibi bayramlar bile, sonradan dîne sokulan eğlence âdetleridir. Son bir misal olarak geçtiğimiz yıllarda ölen papaya kardinaller toplanıp, «cennetlik» (!) pâyesini verdiler.

Böyle bir din elbette, ne aklı ne vicdânı ne de kalbi tatmin edebilir. Bu sebeple batıda Kilise’yi ve din adamlarının ortaya koyduğu hurâfeleri reddeden fakat tanrıyı kabul eden bir anlayış olarak da deizm ortaya atıldı.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Yüzakı Yayıncılık, Aklın Cinneti DEİZM

DEİZM HAKKINDA BENZER YAZILAR