Cömertlikte Örnek İnsan

Abidevi Şahsiyetler

Mahmud Sami Ramazanoğlu Hazretleri gerek hac yolculuğunda, gerekse diğer zamanlarda, bir fakir, kendisinden aynı gün içinde defalarca yardım istese, kat’iyyen geri çevirmez, ihtiyaçlarını güler yüzle ve ziyâdesiyle verirdi.

Sami Efendi Hazretleri’nin sehâveti/cömertliği de târif edilemezdi. Maddî imkânlarının en dar olduğu bir zamanda, Adana’da muhâsebeciliğini yaptığı müessesenin sahibi, aylık ücretini bir zarf içinde kendisine takdim etmişti. Bu sırada bir fakir gelip Allah rızâsı için sadaka istedi. O yüce gönüllü zât, zarfı olduğu gibi muhtâca verdi.

Bir defasında, maddî yardımda bulunduğu bir fakirin bu paralarla lüks lokantalarda pahalı yemekler yediği şikâyet edilmişti. Buna da cevâben:

“–Demek ki masrafı fazla, leziz yemekler yemeye alışmış, az vermek olmaz, verdiğimizi çoğaltmalıyız!” buyurmuş ve verilen miktârı artırmıştı.

AZ YER ÇOK İKRAM EDERDİ

Vermek, vermek, yine vermek... Kendisine hediye edilen en kıymetli halı, seccâde, tesbih, kalem, kumaş ve emsâli en nâdide, paha biçilmez eşyâyı günü gününe ehlini bulup vermek, en büyük zevklerinden biriydi. Güneş gibi, ummanlar gibi, sehâvet ve merhamet merkezi idi. Kendisine mürâcaat eden birinin eli boş dönmesi imkânsızdı. Cebinden eline geçen meblâğ ne kadar büyük olursa olsun, tereddüt etmeden verirdi. Sanki Cenâb-ı Hak gizli hazinelerinin anahtarlarını kendisine teslim etmişti.

Devlethânesinde çok miktarda, çeşit çeşit yemekler pişerdi. Kendisi gâyet az yer, büyük kısmı misafirlere ikram edilir, kalanlar da komşu evlerine gönderilirdi.

Sâmi Efendi Hazretleri, herhangi bir kederin izâlesi için kendisine mürâcaat edenlere, sadaka vermeleri tavsiyesinde bulunur ve duâ ederdi.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları