Cömertlik Nedir? Cömert İnsanın Özellikleri Nelerdir?

Cemiyet Hayatımız

Cömertlik nedir? Cömert insanın özellikleri nelerdir? Cömertlik ile ilgili ayet ve hadisler...

Farsça “cevanmerd” kelimesinden Türkçeleştirilmiş olan cömertlik kavramı kaynaklarda “sehâ” ve “cûd” lafızlarıyla ifâde edilir.

CÖMERTLİK NEDİR?

Cömertlik; sehâvet, ikram, ihsan ve yardım etme alışkanlığına verilen bir isimdir. İnsanın, sâhip olduğu imkânlardan Allah rızası için muhtaçlara ihsan ve yardımda bulunmasını sağlayan üstün bir ahlâkî vasıftır. Cömertliğin kişinin kalbî kıvamına göre birçok tecellîsi olduğunu söyleyen İslâm âlimleri, onu şöyle derecelendirirler:

Sehâvet Nedir?

- Sehâvet: Malın bir kısmının dağıtılmasıdır ki cömertliğin asgarî derecesi olarak kabul edilir.

Cûd Nedir?

- Cûd: Hz. Ebûbekir’in cihâd için yaptığı infak gibi malın çoğunun dağıtılıp, geriye azının bırakıldığı cömertliktir.

Îsar Nedir?

- Îsâr: Kişinin, ihtiyacı olan bir şeyi, zarar ve sıkıntılara katlanarak başkalarının istifadesine sunmak sûretiyle yaptığı cömertliktir.

Kerem, af, mürüvvet, dost ve arkadaşlara yardımcı olmak, iyilik ve ihsanda bulunmak gibi güzel hasletler, cömert insanın bâriz vasıflarıdır. Ancak burada mühim olan davranışın kendisi değil, kişiyi cömertliğe sevkeden niyet ve sebeplerdir. Bu itibarla gurur ve gösteriş için yapılan cömertçe hareketler, niyet samîmi olmadıkça bir kıymet ifâde etmez. Hakîkî cömertlik, Allah yolunda ve takvâ sâikiyle yapılandır.

Cömertlik Allah’ın sıfatlarından biridir. Zîrâ O’nun bir ismi de kullarına kerem ve ihsanı bol, sonsuz cömert anlamına gelen “el-Kerîm”dir. (el-İnfitâr 82/6) Ayrıca er-Rahmân, er-Rahîm, el-Vehhâb, el-Latîf, et-Tevvâb, el-Gaffâr, el-Afüvv, er-Raûf, el-Hâdî gibi ilâhî sıfatlar da Allah’ın cömertliğini değişik açılardan ifâde etmektedir. Resûlullah:

“Allah Teâlâ Cevâd’dır, yani cömert ve ihsân sâhibidir, bu sebeple cömertliği sever. Yine O, güzel ahlâkı sever, kötü ahlâktan da hoşlanmaz.” (Suyûtî, I, 60)

“Şüphesiz Allah tayyibdir güzel ve hoş olanı sever, temizdir temizliği sever, Kerîm’dir keremi sever, Cevâd’dır cömertliği, cûd ve sehâyı sever.” buyurarak Cenâb-ı Hakk’ı “Cevâd” ism-i şerîfi ile zikretmiştir. (Tirmizî, Edeb, 41)

Bu esmâ-i ilâhiyye, cömertlikteki kemâlin Allah Teâlâ’ya mahsûs olduğunu göstermektedir. Çünkü Allah, âlemdeki her bir varlığın neye, ne miktarda ve ne zaman ihtiyâcı olduğunu bilir ve en uygun şekilde ikrâm eder. Ayrıca O, hiç kimseye muhtaç olmadığı ve eksiklikten münezzeh olduğu için lütuflarından dolayı bir karşılık beklemez. İbn-i Arabî’nin ifâdesiyle söyleyecek olursak, hiçbir varlık yokken Allah Teâlâ, kendi varlığından lûtfetmek sûretiyle mahlûkâtı yaratarak en büyük cömertlikte bulunmuştur.

Cömert olan Allah Teâlâ, kullarının da bu isimlerinden nasip almalarını ve bu ahlâkı ile ahlaklanmalarını emretmektedir. Âyet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır:

“Ey îmân edenler! İçinde ne bir alış veriş ne bir dostluk ne de (Allâh’ın izni olmadıkça) bir şefâat bulunmayan kıyâmet günü gelip çatmadan önce, rızıklandırdığımız şeylerden Allah yolunda cömertçe sarfedin. Küfrân-ı nîmet içinde olanlar zâlimlerin tâ kendileridir.” (el-Bakara 2/254)

Cenâb-ı Hak bu âyetle, cömertliğin ancak dünyâ hayatında yapılabileceğini bildirmektedir. Ecel gelip de bu fırsat kapısı kapanınca, kulun artık böyle bir imkânı kalmayacaktır. Zîrâ âhiret, kazanma değil hesap verme yeridir. Burada ayrıca cömertliğin kıyamet gününde insanı her türlü sıkıntı, elem ve kederden kurtaracağına da işâret edilmektedir. Böyle davranmayanlar Allah’ın nîmetlerine nankörlük ettiklerinden dolayı, kendilerine en büyük kötülüğü yapmış olacaklardır.

Bazı ayetlerde de cömertlik, alışverişe benzetilmiş ve Allah Teâlâ’ya verilen güzel bir borç olarak telakkî edilmiştir:

“Allâh’a güzel bir borç verecek olan var mıdır ki Allah bunu, onun için kat kat artırsın ve kendisine daha nice kıymetli mükâfâtlar ikrâm etsin!” (el-Hadîd 57/11)

Allah Teâlâ’nın kullarından istediği bu güzel borç (karz-ı hasen), hulûs-i kalble ve malın ihtiyacı karşılayacak kısmından infak etmektir. İhtiyacı olanlara borç vermek, geri alma hususunda mühlet tanımak, borçluya hüsn-ü muâmelede bulunmak hatta gerekirse alacağından vazgeçmek de karz-ı hasenin şümûlüne dâhildir. Konu ile alakalı âyet-i kerime şöyledir:

“Eğer borçlu darda ise bu yüzden genişleyinceye kadar ona mühlet verin. Eğer bilirseniz, alacağınızı bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır.” (el-Bakara 2/280)

GIPTA EDİLECEK KİŞİLER

Fahr-i Kâinât Efendimiz, gıpta edilecek kişilerden birinin de cömertler olduğunu ifâde ederek şöyle buyurur:

“Yalnız iki kişiye gıpta edilir: Biri, Allah’ın mal verip Hak yolunda harcamaya muvaffak kıldığı kimsedir. Diğeri de Allah kendisine ilim verip de onunla amel eden ve bunları başkasına öğreten (yâni ilmini infâk eden) kimsedir.” (Buhârî, İlim, 15)

Mal ve servet yalnız Allah’a âittir ve rızkı veren de O’dur. Allah Teâlâ’nın kullarına fazl u kereminden verdiği mallarda muhtaçların hakkı bulunmaktadır. Bu sebeple bir Müslüman için en makûl hareket, mülkü gerçek Mâliki’nin yolunda sarfetmesidir. Cömertlik duygusu da bu inançtan kaynaklanır.

Cömertliğin dünyevî ve uhrevî pek çok hayırlı neticesi vardır. Öncelikle cömert bir kimseyi Allah Teâlâ sever ve kullarına sevdirir. Nihayetinde cömert kimse cennete yakın, cehennemden de uzak olur. Peygamber şöyle buyurur:

“Cömert kişi Allah’a yakın, cennete yakın, insanlara yakın ve cehennem ateşinden uzaktır. Cimri ise Allah’tan uzak, cennetten uzak, insanlardan uzak ve cehennem ateşine yakındır. Cömert câhil, ibadet eden cimriden Allah’a daha sevimlidir.” (Tirmizî, Birr, 40) Bu sebeple Allah Teâlâ’nın cimri, ahmak ve kibirli olan kimseleri dost edinmeyeceği bildirilmiştir.

Kaynak: Üsve-i Hasene, Erkam Yayınları