Çocuk Sahibi Olma İmtihanı

Aile Hayatımız

Bazı aileler çocukları olması için çırpınırken, bir kısım insanlar da hiç çocuk sahibi olmak istemiyorlar, âdeta bunun için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu doğru bir hareket midir?

Evlenip de zarûrî ve meşrû bir sebep olmaksızın çocuk istemeyenler veya onları daha ana rahminde çeşitli müdâhalelerle yok etmeye çalışanlar da neslin helâkine sebep olmaktadır. Bitkiler ve hayvanlar, nesillerinin devamı için binbir türlü ibret manzarası sergilerken, mahlûkâtın en üstünü olan insanın öz neslini baltalama teşebbüsleri hangi mantık ve vicdanla îzah edilebilir. Bir yılan bile yumurtalarını kuytu bir yere bırakarak emin bir şekilde saklar, onları muhafaza eder. Nesillerini koruma duygusu içinde çırpınan hayvanlar karşısında, kâinâtın en yüksek varlığı olan insanın bu şefkat ve merhamet hislerinden mahrûmiyeti pek acıdır!..

DİRİ DİRİ TOPRAĞA GÖMÜLEN ÇOCUKLAR

Âyet-i kerimede, kıyâmetteki bir manzaraya dikkatler çevrilerek buyurulur ki: “Diri diri toprağa gömülen kıza, hangi günah sebebiyle öldürüldüğü sorulduğunda…” (et-Tekvîr, 8-9)

1400 sene evvelki o cinayetler, metot değiştirerek maalesef günümüzde insanlığın yüzkarası “kürtaj” şeklinde tekrarlanmaktadır.

Asrımızda bazı anne-babalar, bir zarûret olmaksızın sırf nefsanî rahatlık ve konforu için câniyâne bir şekilde çocuk aldırmaya teşebbüs etmektedir. Âdeta kız çocuklarını diri diri toprağa gömen yarı vahşî câhiliye insanlarıyla vahşet yarışına girmişçesine, daha anne karnındaki mâsum bebekler bir hiç uğruna parçalanarak modern bir cinayete kurban edilmektedir. Bu, en başta ilâhî lütfa nankörlüktür. Ayrıca böyle yapanların, hayatın hangi sürprizlerine dûçar olacakları da meçhuldür. Bu cinayeti işleyenler, belki yarın hayatta yapayalnız kaldıklarında elinden tutacak olanın, o çocuk olacağını iyi düşünmelidirler. Veya vaktiyle kendi anne-babaları da onları istemeyip aynı âkıbeti onlar için revâ görselerdi, bugün onlar da hayatta olamayacaklardı. Bunları hesap etmelidirler. Din ve îmandan mahrûmiyet sebebiyle hayatı sırf ten plânında yaşayan, egosunu ve nefsanî arzularını tatmin etmekten başka bir düşüncesi olmayan, insanlık şeref ve haysiyetine vedâ etmiş bencil bir neslin, nasıl felâket manzaraları oluşturduğuna dünya tarihi sayısız defa şâhit olmuştur.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Huzurlu Aile Yuvası, Erkam Yayınları