Çocuğun Bağışıklık Sistemi Nasıl Güçlendirilir?

ÇOCUĞUMUZ

Çocuğum sık sık hasta oluyor. Çocukların bağışıklık sistemini güçlendirmek için neler yapmalı? Çocuğumun bağışıklığını nasıl güçlendirebilirim? diye bir arayış içindeyseniz doğru yerdesiniz.

Kış aylarının başlamasıyla bütün anne-babaların aklına bu soru geliyordur eminim. Yetişkinlere göre bağışıklık sistemleri zayıf olan çocuklarımızın okul ve kreşler gibi kalabalık ortamlarda hastalıklara yakalanma tehlikesi oldukça fazla... Bağışıklık sistemlerinin en güçlü şekilde çalışmasını sağlamak, hastalıklara kolay yakalanmasını önleyebilmek için dikkate değer bazı konulardan bahsetmek istiyorum.

Bu konuya başlarken sizi en başa gitmeye dâvet ediyorum. Bebeğin ana rahmine düştüğü andan itibaren annenin beslenmesine dikkat etmesi, göz ardı edilmemesi gereken en önemli konu. Anne nasıl beslenir, kendi sağlığı ve bağışıklık sistemi için ne kadar dikkatli davranırsa, bebeğinin geleceğine de o kadar yatırım yapmış olacaktır. Annenin hâmilelik öncesi ve hâmilelik dönemindeki vücut ağırlığının bile bebeğinin yetişkinlik döneminde kronik hastalıklara yakalanma riskini artırdığından, daha önceki yazılarımızda bahsetmiştim.

BEBEKLERİN İLK KARŞILAŞTIĞI FAYDALI BAKTERİLER

Pek bilinmeyen ve göz ardı edilen bir diğer önemli husus ise, bebeğin anne bedeninden ilk ayrılış zamanı, yani normal doğum mûcizesinin bebek üzerindeki bağışıklık sistemine tesiridir. Bebek, anne karnında steril bir ortamdadır. Doğum faaliyetinin başlamasıyla, bebek doğum kanalında ilerlerken steril ortamdan ayrılır ve ilk defa farklı yapılarla karşılaşır. Burada ilk karşılaştığı faydalı bir bakteri grubu olan probiyotiklerdir. Bebeğin doğum kanalında yuttuğu sıvılarla daha dünyaya gelmeden sindirim sistemi probiyotiklerle kaplanır.

FAYDALI BAKTERİLER

Sezaryen doğumlarda ise, bebek doğum kanalında ilerlemediğinden ilk muhatap olduğu bölge, annenin karın dokusu ya da doktorunun elleridir ve ne yazık ki faydalı bakterilerle karşılaşamaz, hattâ zararlı bakterilerle karşılaşma ihtimali de oldukça yüksektir. Normal doğumla dünyaya gelen bebeğin sindirim kanalında yerleşen faydalı bakteriler, bebeği daha doğmadan, çoktan dış dünyaya karşı korumaya başlamış olurken sezaryenle doğan bebek için aynı şeyi söylemek biraz zordur.

Zorunlu durumlarda sezaryen doğum çok kıymetli tabiî ki… Ancak keyfî olarak yapılan sezaryenden vazgeçmek zorundayız. Bu konuda tedirgin olan anne adaylarını normal doğuma ikna etmeye çalışan, işini severek ve hakkıyla yapan doktorlarımız oldukça fazla... İleriki dönemde çocuğumuzun kolay hastalanmasında bile tesiri olan doğum şekli konusunda bizlerin de biraz hassas davranıp ısrarcı olması gerektiği kanaatindeyim.

BEBEĞİN BAĞIŞIKLIĞI İÇİN EN DEĞERLİ BESİN

İkinci önemli husus ise, mûcize gıda, yani anne sütü… Rabbimizin yarattığı her gıda olağanüstü özelliklere sahip, anne sütü ise mûcize üstü bir değerde... Diğer gıdalardan farklı olarak anne sütü canlı bir gıdadır. İçerisinde milyonlarca faydalı bakteri, vitamin, mineral barındırır. Doğumdan sonra gelen sarı renkli, koyu kıvamlı “kolostrum” dediğimiz ilk süt, bebeğin bağışıklık sistemi için altın değerindedir. Mutlaka doğumu takip eden ilk yarım saat-bir saat içinde bebek emzirilmeli ve kolostrumu alması sağlanmalıdır.

2 YAŞINA KADAR EMZİRMENİN FAYDASI

Devamında da ilk altı ay sadece anne sütüyle beslenmeye devam edilmelidir. Her anne bebeğine yeterli süt üretimini yapabilecek kapasitededir. Bazı özel durumlarda (hastalık, stres, üzüntü gibi) süt üretiminde azalma görülebilir, ancak bu durumda da ilk alternatif, mama olmamalıdır. Süt artırılmaya çalışılmalı, anne bu dönemde ihtiyaç hâlinde emzirme danışmanlığı hizmeti veren profesyonel kişilerle görüşüp sütünü artırmak için çaba sarf etmelidir. Bu sayede bebeğini tabiî antibiyotik gücü olan kendi sütüyle beslemeye devam edebilir. Altı aydan sonra da en az iki yaşına kadar anne sütü devam etmelidir. Burada dikkat çekmek istediğim konu, “en az iki yaşına kadar” kısmı. Yani bebek iki yaşına kadar anne sütü mutlaka almalı, iki yaş sonrası ise anne sütü almaya devam etmesinde sağlık açısından herhangi bir mahzur yoktur. Anne ve bebek hazır olduğunda, sütten kesme yapılabilir.

Hâmilelikte doğru beslenme, doğum şekli ve anne sütü en önemli basamaklardı. Üçüncü adımda ise bağışıklık sistemini destekleyen gıdaları günlük beslenme plânına eklemek ve sağlıklı beslenmeyi sağlamak kalıyor.

BAĞIŞIKLIĞA İYİ GELEN BESİNLER

Bağışıklığı güçlendirmek adına çocuklarımızın günlük beslenmesinde dikkat edebileceğimiz maddeleri ise aşağıdaki gibi özetleyebiliriz.

Bal ve diğer arı ürünleri: Bal antibakteriyel ve antioksidan özellikleri sayesinde tabiî bir antibiyotik özelliğine sahip. Koyu renkli balların faydalı özellikler bakımından muhtevası, açık renkli ballara kıyasla çok daha yoğun… Propolis ise, yine arılar tarafından kovanlarını korumak adına üretilen bir madde ve bağışıklık sistemine çok güçlü katkı sağlar. Propolisi, bir yaş sonrası bütün çocukların kullanmasını tavsiye ederim. Dikkat edeceğiniz nokta ise, satın aldığınız propolisin su bazlı olması!

Zencefil, zerdeçal, karabiber: Zencefil ve zerdeçal, bağışıklık sistemi üzerinde güçlü bir tesire sahip. Zerdeçalın baskın bir tadı olmadığından, evde yaptığınız tatlı, tuzlu her gıdaya ekleyebilirsiniz. Zerdeçalla yaptığınız yiyeceklere, yanında karabiber de eklemenizi tavsiye ederim. Çünkü karabiber, zerdeçalın faydalı özelliklerini artırabiliyor. Zencefili ise, balla karıştırabilirsiniz. 1 çay kaşığı zerdeçal, 1 çay kaşığı zencefil, 1 çay kaşığının ucuyla karabiber, 1 çay kaşığı zeytinyağı ve 1 tatlı kaşığı balı karıştırarak çocuklarınıza günlük olarak yedirebilirsiniz.

Domates: Herkesin beslenmesinde yer alan çok faydalı bir gıda. Bu faydalarını artırmak için mevsiminde, üzerine bir tatlı kaşığı kadar zeytinyağı ekleyip kahvaltılarda yiyerek bağışıklığınızı da destekleyebilirsiniz.

Sarımsak ve soğan: Tabiî antibiyotik olduklarını bildiğimiz bu iki yiyeceği de mutlaka her gün yemeklerimize ilâve etmeliyiz. Ancak sarımsağı yemek piştikten sonra eklemenizi, soğan gibi yağda kavurmamanızı tavsiye ederim.

Yoğurt, kefir, ayran: Mayalanmayla elde edildiklerinden faydalı bakterilerle dolu olan bu gıdaları da günlük olarak tüketmeye çalışın. Hattâ çocuklarınıza gece öğünü olarak süt yerine kefir veya ayran içirmenizi öneririm. Yoğurdu, pastörize sütlerle (günlük süt) evde mayalayabilirsiniz, ancak kefirin mayalanması daha hassastır ve zararlı bakteri bulaşması olabilir. Yani faydalı bakterileri almak adına tükettiğiniz kefirinizde zararlı bakteriler üreyebilir. Bu yüzden kefiri hazır mayalanmış olarak satın almanızı tavsiye ederim. Sade olanlarını tercih edip kendiniz meyvelerle karıştırabilirsiniz.

Paketli gıdalar ve fast-food: Kesinlikle uzak durun. Çocuğunuz hamburger seviyorsa, evde kendiniz hazırlayabilirsiniz. Patatesleri de yağlı kâğıtta, üzerine bir tatlı kaşığı zerdeçal ekleyerek fırında pişirdiğinizde oldukça sağlıklı ve dopdolu bir öğün hazırlamış olursunuz. Kek, çikolata, tatlı yiyecekler seviyorsa, kuru meyvelerle hazırlayacağınız kek ve kurabiyeler, çikolata yerine keçi boynuzuyla lezzetlendirilmiş sütlü tarifler mutlaka mutfağınızda olmalı ki, hazır olanlara ihtiyaç duymasınlar.

Günümüz şartlarında aradığımız bilgiye ulaşmak çok kolay ve böyle şekersiz, sağlıklı tarifler o kadar fazla ki… Lütfen çocuklarınızın sağlığı ve geleceği için onları şekerli, yağlı ve içinde ne olduğunu bilmediğiniz paketli yiyeceklere yöneltmemeye çalışın.

Bir diğer önemli husus ise, her okul dönemi öncesinde herhangi bir hastalıkları, boy-kilo gibi gelişim sıkıntıları olmasa dahî mutlaka kan testlerine baktırıp eksiklik olup olmadığını görmenizi de şiddetle tavsiye ederim. Vitamin-mineral eksikliği olan çocuklar, hastalıklara karşı çok daha hassastır ve çabuk hastalanırlar. Bu sebeple tedbir almak, gerekli takviyeleri sağlamak; hasta olup ilaç kullanmaktan çok daha mantıklı bir faaliyet olacaktır.

Sağlıklı günler dilerim. 

Kaynak: Tuğba Alkan Tuğ, Şebnem Dergisi, Sayı: 178, 179