Cihat Sevabı Kazandıran Yardım

Cemiyet Hayatımız

Cenâb-ı Hak, toplumdaki kanadı kırıklara bakmayı, imkân sâhipleri için bir vazife kılmıştır.

Toplumda, ilâhî imtihanın bir cilvesi olarak bâzı kanadı kırık insanlar bulunur ki, Cenâb-ı Hak, diğer kullarına onların hürmetine rızık verir ve yardım eder. Lâkin insanlar, bu hakîkati çoğu zaman anlayamazlar. O kulların mahrûmiyetine aldırmadan, devamlı kendi varlıklarının artmasını isterler. Hâlbuki Cenâb-ı Hak, toplumdaki kanadı kırıklara bakmayı, imkân sâhipleri için bir vazife kılmıştır.

Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:

“Hayır! (Siz Allah’tan hep ikrâmı devâm ettirmesini istersiniz lâkin), yetime değer vermez, iyilikte bulunmazsınız! Muhtaçları doyurmaya teşvik etmezsiniz.” (el-Fecr, 17-18)

Toplumdaki zayıf ve muhtaç insanlara yakın olan ve samîmî bir şekilde ihtiyaçlarıyla ilgilenen kimseler, Cenâb-ı Hakk’ın râzı olduğu kulluk kıvâmına ererek iki cihan saâdetini elde ederler.

KANADI KIRIKLAR

Toplumdaki kanadı kırıkların en fazla mahzun ve mağmûm olanları ise dul hanımlar ve yetim çocuklardır. Onlar hâlet-i rûhiye olarak derin bir ıztırap, hasret ve sıkıntı içindedirler. Onların maddî-mânevî yaralarının sarılması ve tesellî edilmeleri, ümmetin üzerine bir borçtur. Nitekim Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır:

“Kocasız kadınlarla, yoksulların işlerine yardım eden kimse, Allah yolunda cihât etmiş gibi sevap kazanır.”

Râvî diyor ki, hattâ Allah Resûlü’nün:

“O kimse tıpkı geceleri durmadan namaz kılan, gündüzleri de hiç ara vermeden oruç tutan kimse gibidir.” buyurduğunu da sanıyorum. (Buhârî, Nafakât 1, Edeb 25, 26; Müslim, Zühd 41)

GÜZEL MUAMELE

Cenâb-ı Hak yetimlerin haklarını muhâfazayı kendi üzerine almış, bu hususta pek çok âyet-i kerîme inzâl buyurarak onlara güzel muâmelede bulunmayı emretmiştir.[1] Yetimle ilgilenip ihtiyaçlarını karşılamanın sarp yokuşu aşmak olduğunu haber vermiştir.[2] Bu sarp yokuşu aşarak, sırf Allâh’ın rızâsına ermek için kendileri de muhtaç olduğu hâlde fakire, yetime ve esire ikrâm eden kullarını da methetmiştir.[3]

Âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:

“Sakın yetime kahretme! (Kötü muâmelede bulunup onu ezme!) (ed-Duhâ, 9)

“Yetimlerin haklarını vermekte tam adâleti gözetin. Yaptığınız her iyiliği, Allah mutlaka bilir.” (en-Nisâ, 127)

[1] Bkz. el-Bakara, 83, 177, 215, 220; en-Nisâ, 2-3, 6, 8, 10, 36, 127; el-En’âm, 152; el-Enfâl, 41; el-İsrâ, 34; el-Kehf, 82; el-Haşr, 7; el-İnsan, 8.

[2] Bkz. el-Beled, 11-16.

[3] Bkz. el-İnsan, 8.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 2, Erkam Yayınları

CİHAT NEDİR VE NASIL OLMALIDIR?

https://www.islamveihsan.com/cihat-nedir-ve-nasil-olmalidir.html