Camiu’l Kur’an

Sahabiler

Camiu’l Kur’an adıyla anılan sahabi kimdir?

Bir gün Huzeyfe (r.a), Hz. Osman’ın yanına geldi ve:

“–Ey Emîrü’l-Mü’minin! Yahûdiler ve Hıristiyanlar gibi Kitap’ları hakkında ihtilâfa düşmeden bu ümmetin imdadına yetiş!” dedi.

Zîrâ o, kıraat farklılıkları sebebiyle bazı insanların tartışmaya girdiklerine şâhit olmuştu.

Hz. Ebûbekir (r.a) zamanında toplanan Mushaf, ondan Hz. Ömer’e, ondan da Hz. Hafsa vâlidemize intikâl etmişti.

Hz. Osman (r.a) derhal Hz. Hafsa (r.a)’ya birini gönderip:

“–Sendeki Mushaf’ı bize gönder, istinsah edip/çoğaltıp sana tekrar iâde edelim” dedi.

Hz. Hafsa (r.a) da Mushaf’ı gönderdi. Hz. Osman (r.a) Kur’ân’ın istinsahı için Zeyd ibn-i Sâbit, Abdullah ibn-i Zübeyr, Saîd ibn-i Âs ve Abdullah ibn-i Hâris’e emretti. Onlar da Mushaf-ı Şerîf’i istinsâh ettiler, yâni çoğalttılar.

Hz. Osman, hey’ete:

“–Kur’ân-ı Kerîm’le ilgili herhangi bir hususta siz ve Zeyd ibn-i Sâbit ihtilâf edecek olursanız, onu Kureyş lisanına uygun olarak yazın. Çünkü Kur’ân onların lisanı üzere nâzil oldu” dedi.

Çalışma esnasında hey’et bu minval üzere hareket ettiler.

Mushaf’ı çoğaltma işi bitince, Hz. Osman (r.a) her bölgeye bir Mushaf gönderdi. Ayrıca bunun hâricinde kalan bütün sahife veya mushafların, karışıklığa meydan vermemesi için yakılmasını emretti. (Buhârî, Fedâilu’l-Kur’ân 2, 3; Menâkıb 3; Tirmizî, Tefsir, 9/3103)

Medîne-i Münevvere’ye gönderilen Mushaf-ı Şerîf, Üstüvânetü’l-Muhâcirîn ve Üstüvânetü Âişe denilen direğin yanındaki bir sandığa konurdu. Ubeydullâh bin Abdullâh, bu Mushaf’ın her sabah cemaate okunduğunu haber verir.[1]

[1] İbn-i Şebbe, Târîhu’l-Medîne, Cidde, ts., s. 7; İbn-i Kuteybe, Tevîlü müşkili’l-Kur’ân, Beyrut, ts., s. 51.