Büyüklerin Edebi

Hikâyeler

Birine ihsanda bulunmak, güzel bir hayırdır. Ancak bu ihsanı, onu mahcup etmeden nezaket ve letafetle yapmak, diğer bir ifâdeyle ihsânı ihsanla yapmak da bir asalettir, efendiliktir.

“Yaşadığı yılların Nasreddin Hocası olarak tanınan meşhur Ruh ve Sinir Hastalıkları doktoru Mazhar Osman, iyi bir hoca ve idareci olmasının yanında, son derece nazik ve zarif bir insandır.

Bir bayram kendisini ziyaret eden Prof. Dr. Ayhan Songar’a:

“Evladım sana bir zarf vereyim, zahmet olacak ama onu üstünde yazılı olan adrese bırakıver.” ricasında bulunur.

Songar Hoca, ziyaretten sonra kendi kendine:

“Yahu bayram diye geldik elini öpmeye, bizi Cağaloğlu’ndan taa Karaköy’e yoracak.” deyip çar nâçar zarfın üzerindeki “Terzi Andreo Menos” isminin bulunduğu adrese gidip zarfı teslim eder..

Zarfı teslim ederken de:

“Bunu Mazhar Osman bey gönderdi, bir şey diyor musunuz?” diye sorar. Menos Efendi zarfı açıp okuyunca, mektupta,

“Bu mektubu getiren delikanlıya benim hesabımdan, bayram hediyesi İngiliz kumaşı bir elbise yapınız.” diye yazdığını görür ve gereğini yerine getirir.

Songar hoca, bu âlicenap davranış karşısında son derece mahcup olduğunu dostlarına anlatırdı.”[1]

[1] İbrahim Refik, Tarih Şuuruna Doğru, IV, 187.

Kaynak: Adem Ergül, 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları