Büyük Kürdistan mı Küçük Devletçikler mi?

ÜMMET

Türkiye/Suriye sınırının PKK/PYD kontrolüne geçmesi Türkiye’nin Suriye ile bağlantısının tamamen kesilmesi demek... Bölgedeki bu yeni oluşumun PKK/PYD desteği ile Türkiye içine yönelme ihtimali demek…“Kuzey koridoru”nun yaşayabilmesi için Türkiye’de iç karışıklık çıkartma ihtimali demek… Kuzey Irak’ın ve Kürtlerin Türkiye’ye olan bağlılığının azaltılması demek...

Peki bu süreç nereye kadar uzanır? Dört ülkeye yayılmış bağımsız bir Kürdistan devletinin kurulabilmesinin önünü açar mı? Bölge ülkeleri ve uluslararası toplum böyle bir devletin tesisine izin verir mi? Böyle bir devletin kurulmasını kimler çok arzuluyor ve buna çalışıyor?

Bu sorular uluslararası medyada, siyasi analizlerde de şu sıralar gündeme getirilip tartışılan konular arasında. Kimilerine göre Büyük Kürdistan kurulması şimdilik hayal ama Irak ve Suriye’de Kürt devletçiklerinin kurulabileceğini savunanlar bir hayli fazla…

BÜYÜK KÜRDİSTAN İSRAİL PROJESİ

Uludağ Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı, Büyük Kürdistan projesinin özellikle İsrail açısından çok arzu edildiğini savunan siyaset bilimcilerden biri. Büyük Kürdistan devleti kurma düşüncesinin 90’lı yıllarda da sık sık gündeme geldiğini hatırlatan Tayyar Arı, Suriye’deki gelişmelerle beraber pratiğe geçirme imkanının artmış olduğu için yeniden ‘orijinal’ bulunmaya başladığını ifade ediyor:

90’lar öncesinde de Suriye, Irak, İran ve Türkiye’yi içine alacak birleşik bir Kürt devleti kurma arzusu hep gündeme getiriliyordu. Ama normalde hiçbir konuda anlaşamadıkları halde, bu konuda uzlaşan bu dört devletin mukavemetine takıldığı için, pratiğe aktarılma imkanı yoktu. Fakat Saddam’ın devrilmesi ve Irak’ın parçalanmasından sonra Kuzey Irak’ta ortaya çıkan yapıyla beraber, bu fikrin daha fazla gerçekleştirilebilir düzeyine geldiğini söyleyebiliriz.” diyor.

TÜRKİYE'DE 7 HAZİRAN SEÇİMLERİ NEDEN ÖNEMLİYDİ?

Sonuç olarak Kuzey Suriye’deki tüm bu gelişmeleri ve ayrıca Irak bölgesel Kürt yönetimi tarafından sıklıkla dillendirilen “bağımsızlık” mesajlarını bir tarafa not edelim sonra da 7 Haziran seçimleri öncesi ABD öncülüğündeki Batı medyasının “Neden Türkiye’deki seçimlere bu denli ilgi alaka gösterdi?” sorunu tekrar hatırlatalım. Özellikle de HDP’nin barajı aşması için, onun eş başkanı Selahaddin Demirtaş’a yönelik “Kürt Obama” yakıştırmalarının, güzellemelerinin sebebi hikmetini yeniden sorgulayalım. Kuzey Suriye başta olmak üzere tüm bölgede yaşananlar göz önüne alındığında cevap kendiliğinden netleşiyor değil mi?

Velhasıl hem ülkemiz hem de bölgemiz çok kritik bir süreçten geçiyor. Çok büyük oyun oynanıyor bölge üzerinde. Dolayısıyla kan gölüne dönen coğrafyamızda akan kanın durması şöyle dursun çok daha büyük felaketlerin kapıda durduğu intibaı edinmek mümkün. Umarız yanılıyoruzdur.

Kaynak: Beytullah Demircioğlu, Altınoluk Dergisi, Temmuz 2015, 353. Sayı