Boşanma Durumunda Ev Eşyasının Paylaşımı

Aile Meseleleri

Boşanma durumunda ev eşyasının ayrılması nasıl gerçekleşir?

Ebû Hanîfe, Muhammed eş-Şeybânî ve Mâlikîlere göre evlilik süresince veya boşanma durumda ev eşyasını ayırırken şu esaslara uyulur: Önce eşlerin bir delille isbat ettikleri eşya kendilerine ait olur. Meselâ; buzdolabı veya çamaşır makinesini kadının satın aldığı; fatura, garanti belgesi, şahit vb. yollarla sabit olursa bu kadına ait olur. Zînetler ve öbür ev eşyası için de önce delille isbat yolu uygulanır.

Eğer eşyanın kime ait olduğu delille isbat edilemezse, eşyanın çeşit ve niteliğine bakılır. Erkek giysisi, kitap, silâh, otomobil gibi erkeğe ait sayılan eşya konusunda yemin verilerek erkeğin sözü geçerli olur. Kadın eşyası sayılan giysiler, örtüler, örgü ve süs eşyaları konusunda ise yeminiyle birlikte kadının sözü geçerlidir. Çünkü örf ve dış görünüş bu konuda onu doğrular niteliktedir. Altın, gümüş, Türk parası, döviz, mal, halı, mobilya, tarım ürünü gibi iki eşe de ait olabilen şeyler konusunda yemini ile, birlikte erkeğin sözü üstün tutulur. Çünkü evde bulunan eşyada aksi sabit olmadıkça erkeğin eli, kadının elinden daha üstündür. Bu eşyada erkeğin eli tasarruf eli kadının eli, ise koruma elidir. Bu yüzden tasarruf yetkisine sahip olan el, yalnız koruma yetkisine sahip olan elden daha üstün sayılmıştır.

İmam Ebû Yûsuf’a göre ise, beldenin örfü dikkate alınarak kadına ait çeyiz sayılabilen miktarda yemini ile birlikte kadının sözü, geri kalan bölümde ise yeminiyle birlikte erkeğin sözü geçerlidir. Çünkü yaygın örfe göre kadın kendi emsali kızlar kadar çeyiz yapmadan evlenmez. Böylece dış görünüş, emsali kadar çeyiz eşyasının ona ait olmasını gerektirir.

El-Kâsânî (ö.587/1191); İmam Şâfi ve İmam Mâlik’ten; ayrılma veya ölüm durumunda bütün eşyanın eşler arasında ikiye bölüneceği görüşünü nakletmiştir.

BOŞANMA DURUMUNDA EV EŞYASININ AYRILMASI

Her iki eşin ölümü durumunda, onların yerine mirasçıları geçer ve eşlerin sahip olduğu isbat yollarına onlar da sahip olurlar. Yani İmam Ebû Hanîfe ve İmam Muhammed’e göre delille isbat edilemeyen ev eşyası konusunda bu durumda kocanın mirasçılarının sözü; İmam Ebû Yûsuf’a göre ise benzerinin çeyizinin kadarı olanda kadının mirasçılarının sözü, geri kalanda ise erkeğin mirasçılarının sözü geçerlidir. Çünkü mirasçı, miras bırakanın yerine geçer.

Eşlerden birisi ölür hayatta kalan eşle, diğerinin mirasçıları ev eşyasının bölüşülmesi konusunda anlaşamazlarsa, Ebû Hanîfe’ye göre yemini ile birlikte sağ kalan eşin sözü geçerlidir. Eşyanın ölen eşe ait olduğunu iddia eden mirasçıların bunu isbat etmesi gerekir. Sağ kalan eşin, erkek veya kadın olması sonucu değiştirmez. İmam Muhammed ve Mâlik’e göre hayatta kalan koca ise söz yeminiyle birlikte onun, koca ölmüşse yeminiyle birlikte mirasçılarınındır. Ebû Yûsuf’a göre hayatta kalan kadınsa, emsalinin çeyiz miktarı kadarında söz onun, ölen kadınsa söz mirasçılarınındır.[1]

Sonuç olarak aile yuvası ilk olarak kurulurken ihtiyaç olan ev eşyasını günümüzde kız ve erkek tarafı birlikte hazırlamaktadır. Bu konuda kız tarafı bir katkıda bulunmazsa evin ma’ruf olan eşyasını sağlamak kocanın görevidir. Bu takdirde çeyiz ve ev eşyası nafaka kapsamına girer. Aşağıda gerek eşler arasında ve gerekse çocuklarla ana) babaları veya başka hısımlar arasındaki nafaka esaslarını belirlemeye çalışacağız.

Günümüzde memur olan karı-koca birlikte satın alıp bedelini ödedikleri ev, ev eşyası, araç vb, mallara ortak sayılırlar. Boşanma durumunda bilirkişinin belirleyeceği miktarlarda mal paylaşımı hakları bulunur.

Dipnot:

[1] bk. Kâsânî, age, II, 208 vd.; İbn Âbidîn, age, II, 504; Zühaylî age, VII, 313, 314; Döndüren, age, s. 333, 334.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları