Bir Kumarbazın Vesile Olduğu Azim

Hikâyeler

Bahâuddin Nakşibend Hazretleriʼnin olumsuz bir durumdan dersler çıkardığı ibretlik bir hikâyeyi istifadenize sunuyoruz.

Bahâuddin Nakşibend Hazretleriʼnin, tasavvuf yoluna intisâbından evvel şâhit olduğu şu dehşet verici hâdise, menfî ve bâtıl bir manzaradan bile nasıl bir hikmet ve ibret dersi çıkarılabileceğine dâir ne güzel bir misâldir:

Hazret şöyle anlatıyor:

“Bir gün yolumda giderken, bir kumarhanenin önünden geçmekte idim. İçeride bir topluluğun, ihtiraslı bir şekilde kumar oynamakta olduklarını gördüm. Hele içlerinden ikisi kendilerini oyuna öyle kaptırmışlardı ki, hiçbir şeyin farkında değillerdi. Maddî-mânevî bütün güç ve varlıklarıyla kumara bağlanmışlar, sanki kumar oynamanın aşkıyla sarhoş olmuşlardı.

Böylece ikisi kendi aralarında aldılar verdiler. Bir müddet sonra onlardan biri mağlup oldu, ütüldü. Kaybettikçe kaybetti. Neyi varsa ortaya koydu. Neticede dünyalık olarak yanında ne varsa, rakibi hepsini elinden aldı.

Düşmüş olduğu o kadar perişan hâle rağmen, yine aşkla kumara devam ediyor, büyük bir gayret ile oyunu sürdürüyordu. Yenildikçe de hırsı artıyordu. Bir ara, kendisini hep yenen rakibine, kumar gibi menfî bir işteki ısrârını gösterir bir sûrette dedi ki:

«–Bana bak! Malımı, bütün servetimi değil, bu oyun için başımı bile vereceğimi bilsem, yine seninle oynamaktan vazgeçmeyeceğim! Hayatım pahasına da olsa kazanacağım. Öyle ki, benim düştüğüm bu perişan hâle sen düşeceksin.»

BÂTIL YOLDAKİ ISRAR HAYRA VESİLE OLDU

Kumarbazın, kumarda oynayıp her hususta bu derece zarar görmesine rağmen, canı pahasına da olsa onun bu bâtıl yoldaki ısrarını, kararlılığını, hırsını ve irâde kuvvetini görünce bana da bir şevk ve gayret geldi. Kendi kendime düşündüm: Ben ebedî bir hayat için dünyaya geldim. Bir imtihan âlemindeyim. Bir kumarbaz, bâtıl bir işte bu kadar ısrarlı, kararlı ve azimli davranırken ben Hakkʼın rızâsını kazanabilmek için nasıl bir azim ve gayret içinde olmalıyım?

Velhâsıl o kumarbazın sefih bir hayat içerisindeki bu perişan hâli, benim gayretimin zuhûruna vesile oldu ki, o günden itibaren Hak yolunu takip etmekteki azmim daha da arttı. Hamdolsun Rabbime, her geçen gün de isteğim artmaktadır.” (Bkz. Ekrem Sağıroğlu, Şâh-ı Nakşibend, Yasin Yayınevi, İstanbul 2001, sf. 99-100)