Bir Kişinin Suçunu Başkası Çekebilir mi?

Sorularla İslam

İslâm’ın getirdiği prensiplerden biri de bir kişinin suçunu bir başkasının çekmeyeceğidir.

Cenâb-ı Hak bu hükmü defalarca tekrar etmiştir:

“Hiçbir günahkâr başkasının günahını çekmez.”[1]

Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem- başlarına Medîneli Âsım bin Sâbit’i komutan tayin ettiği on kişiden oluşan bir kâfileyi irşad ve istihbârât için vazifelendirmişti. Lihyân Kabîlesi, yüze yakın okçuyla bu kâfileyi takibe aldılar. Bu sahâbîlerin sekizi şehîd oldu, Hubeyb ile Zeyd bin Desine de esir düştü. Bunları götürüp Mekke’de sattılar. Hubeyb’i, Bedir Gazvesi’nde öldürdüğü Hâris bin Âmir’in oğulları satın aldı. Hubeyb, kendisini şehîd ettikleri güne kadar onların elinde esir olarak kaldı.

Bu esâret günlerinde Hubeyb, traş olmak için Hâris’in kızlarından birinden bir emânet ustura istedi. O da usturayı üç yaşlarında bulunan oğlunun eline tutuşturup, “Git bunu esire ver!” dedi. Hâdisenin devamını kadın şöyle anlatır:

“Çocuk usturayı esire götürdü. Ben «Aman Allâh’ım ben ne yaptım!» diye telâşla çocuğun arkasından koştum. Vardığımda çocuğu Hubeyb’in kucağına oturmuş onunla sohbet ederken gördüm ve bir çığlık attım. Hubeyb bana baktı:

«–Çocuğu öldüreceğimden mi korkuyorsun? Ben aslâ böyle bir şey yapmam! Haksız yere cana kıymak bizim hâl ve şânımızdan değildir. Sanki beni öldürecek olan siz misiniz?» dedi.”

Hubeyb ile Zeyd’i Mekke’ye on kilometre mesafedeki Ten‘im’e götürüp mızraklayarak fecî bir şekilde şehîd ettiler. (Buhârî, Meğâzî, 28, 10; Cihad, 170; İbn-i Hacer, İsâbe, I, 418)

İSLÂM SADECE SUÇLUYU CEZALANDIRIR

Yani İslâm sadece suçluyu cezâlandırır. Onun yanında suçsuz insanların da zarar görmesini istemez. Suçluyu cezâlandırırken de ifrattan, haddi aşmaktan men eder. Âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:

“Haklı bir sebep olmadıkça Allâh’ın muhterem kıldığı cana kıymayın! Bir kimse zulmen öldürülürse, onun velîsine (hakkını alması için) yetki verdik. Ancak bu velî de kısasta ileri gitmesin! Zaten (yetki verilmekle) ona yardım edilmiştir.” (el-İsrâ, 33)

“Eğer ceza verecekseniz, size yapılanın misliyle ceza verin! Ancak sabrederseniz, elbette bu, sabredenler için daha hayırlıdır.” (en-Nahl, 126)

Dipnot:  [1] el-En‘âm, 164; el-İsrâ, 15; Fâtır, 18; ez-Zümer, 7; en-Necm, 38.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Din İslâm, Erkam Yayınları