Bir Allah Dostunun İzinde Yürüyen Padişah

Osmanlı Tarihi

Cihan nizâmının kıvamı ve ahlâk yapısının devamı, her zaman ve an­cak kalbî hayatta derinleşmekle mümkündür. Seviyesi yükselen milletler, mânevî rehberler olan gönül sultanlarına izzet ve hürmet etmişler, onların izlerini takip etmeyi nîmet bilerek saâdet ve huzura ermişlerdir.

İşte bunun içindir ki, 1. Ahmed Han da, ömrü boyunca Azîz Mah­mûd Hü­dâ­yî Hazretleri’nin izinden yürümeyi, dün­yaya âit her şeye tercih etti. Çünkü onun yolu, insana, dün­ya saltanat ve ihtişâmıyla ölçülemeyecek derecede mânevî feyz ve lezzetlere ulaştıran kalbî tatminkârlıklar bah­şe­diyordu. Hüsn-i Mutlak’a bağlandığı için zâhirî gölge varlıkların, -onlar ne kadar ihtişamlı olsalar da- esâretine girmedi. Aynadaki yalanlara aldanmadı. Gönlü, makam, mevkî gibi dünyevî alâkalardan uzaklarda kaldı. En büyük zafer olan “nefsini aşmak ve onun desîselerine kan­mamak” nîmetine nâil oldu. Gönül iklîminde derinleşerek, Azîz Mah­mûd Hüdâyî Hazretleri’nin bir nüsha-i sânîsi oldu.

Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri ve 1. Ahmed Han Haz­ret­le­ri’nin feyz ve rûhâniyeti, aradan 400 küsûr sene geçmiş olmasına rağmen devam etmektedir. Bu âşikâr bir sû­ret­te müşâhede olunan bir gerçektir. Onların temelini attığı, teselsül ederek Hazret-i Pey­gam­ber’e kadar ulaşan bu feyz müessesesi, zamanımıza kadar devam edegelmiştir. Zira mânevî makamlar da, zâhirî ve dünyevî makamlar gibi boş bırakılmaz. İlâhî tâyinle dâimâ doldurulurlar. Çünkü insanların asıl yaratılış gâyelerine ulaşmaları, ancak bu mânevî olgunluğun elde edilmesi ile mümkündür. Aksi hâlde beşeriyet ham kalmaya mahkûm olur.

Hak âşıkları ölmez; onların gönül eseri olan müesseseler de çürümez ve pörsümez. Dayandığı kökün altındaki pınardan dâimâ beslenir ve yeşerir. Etrafını inbât ederek gülistâna çevirir.

O mânevî kökün zamanımızda yeşeren bir filizi olan Azîz Mah­mûd Hüdâyî Vakfı, birçok garibe, kimsesize, yolda kalmışa, istikbâlin îman ordusunda yerini alacak erkek ve kız talebeye dünyevî ihtiyaçlarını karşılayarak destek olmaya çalışırken, aynı zamanda onların mânevî dün­yalarını da îmar ve tenvîre çalışmaktadır. Bu gayretin şeref ve izzeti, evvelâ Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri, 1. Ahmed Han Hazretleri ve ehl-i himmete âittir. Bu ulvî müessesedeki bütün eşhâs, bu mânevî yolun lûtfen ve keremen kabûl ve istihdâm olunan hizmetçileri mesâbesindedir.

Rabbimiz; kalplerimize, Altın Silsile’nin rûhâniyetlerinden, müs­tefîd olduğumuz Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri’nin feyz dolu gönül iklîminden ve Sultan 1. Ahmed Hân’ın ilâhî muhabbetle yanış ve teslîmiyetinden bahar şebnemleri nasîb eylesin. Âmîn!..

Kaynak: Abide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle OSMANLI, Osman Nuri Topbaş, Erkam Yayınları, 2013