Beyyine Ne Demek? Anlamı Nedir?

NE NEDİR?

Beyyine ne demek? Kısaca anlamı nedir? Kuran'da geçiyor mu?

Ayırmak, ayrılmak, uzaklaşmak ve uzaklaştırmak anlamındaki "beyn" veya açık-seçik olmak, açık-seçik hale getirmek anlamındaki "beyân" kökünden gelen "beyyine" apaçık delil, hüccet, kesin belge demektir. Bir davayı açıkça ispat eden, kendisi açık, başkasını açıklayıcı delil demektir. Kur'ân'da bir âyette "beyyin", 19 âyette "beyyine" şeklinde geçmiş ve aklî ve naklî delil, açık belge, bilinen tarihi olaylar, vahiy, Kur'ân, Peygamberlik, mucize, Hz. Muhammed ve Sâlih Peygamberin mucizesi olan deve (A'râf, 7/73) anlamlarında kullanılmıştır.

Çoğulu olan "beyyinât" kelimesi ise 52 defa geçmiş ve genellikle âyetler anlamında kullanılmış (meselâ; Mâide, 5/32) veya "âyet" kelimesini nitelemiştir. "Âyâtün beyyinâtün" terkibi (meselâ; Bakara, 2/99) apaçık âyetler, belgeler, deliller demektir. "Beyyinâtün mine'l-hüdâ" (Bakara, 2/185) hidâyeti, doğruyolu açıklayıcı anlamında Kur'ân'ın sıfatı olarak kullanılmıştır. Ayrıcı Kâ'be'deki Makam-ı İbrâhim'e (Âl-i İmrân, 3/97), Hz. Musa (a.s.)'a verilen 9 mucizeye (Îsrâ, 17/101) ve Hz. İsâ (a.s.)'a verilen hikmete de (Zuhruf, 43/63), "beyyinât" denilmiştir.

Aynı kökten türeyen mübeyyin kelimesi, 13 defa geçmiş ve apaçık anlamında ism'in (günahın) sultan'ın (gücün), adüvv'ün (düşmanın), hûsranın, nûrun, (Nisâ, 4/20, 91, 101, 119, 174) dalaletin (sapıklığın) (Ahzâb, 33/36) ve fetih'in (zaferin) (Fetih, 48/1) sıfatı olarak kullanılmıştır. "Mübeyyine" kelimesi üç âyette geçmiş ve apaçık anlamında, "fâhişe" kelimesinin (meselâ; Nisâ, 4/19) sıfatı olarak, "mubeyyinât" ise üç âyette "beyyinât" anlamında âyetlerin sıfatı olarak (Meselâ; Nûr, 24/34), bir âyette geçen "müstebîn" kelimesi apaçık anlamında kitabın sıfatı olarak kullanılmıştır. (Saffât, 37/117). (bk. Tebyin, Mübîn, Mübeyyin)

Kur'ân'ın 98. sûresinin adı da Beyyine'dir.

Bir fıkıh terimi olarak ise, kesinlik ifade eden ispat vasıtalarına verilen genel addır. Fıkıh literatüründe, bir hakkın veya kendisine hukukî sonuç bağlanan bir olayın ispatını sağlayan katî delil anlamında kullanılmış olup, genel olarak, şahitlik, yazılı delil ve kesin karîne şeklinde üç grupta toplanabilir.

İlk devirlerden beri şahitliğin en kuvvetli ispat vasıtası olması sebebiyle, klasik İslâm fıkıhçıları tarafından, beyyine ile kastedilenin şahitlik olduğu söylenmiştir. Bununla birlikte, beyyine başlığı altında hem şahitliği, hem de diğer katî delilleri incelemişlerdir. Buna mukabil bazı âlimler beyyineyi, mahkeme önünde gerçeğin ortaya çıkarılmasını sağlayan her türlü kesin delil şeklinde tanımlamışlardır.

Bunun yanında, mahkemelerde beyyine dışında, bunun kadar kuvvetli olmayan, ikrar, yeminden nükûl gibi deliller de bulunmaktadır. (ayrıca bk. Delil, Hüccet, İspat, Şahit)