Bazı Tarîkatlarda Rüya İle Ders Geçilmektedir. Bunun Îzahı Nedir?

Tasavvuf

Bazı tarîkatlarda rüya ile ders geçilmektedir. Bunun îzahı nedir? Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz cevaplıyor...

Sorunun cevâbına geçmeden önce rüyâ hakkında kısaca bilgi vermek gerekmektedir. Rüyâ, uyku hâlinde zihinde beliren düşünce ve olaylar demektir. Rüyânın yoruma bağlı olarak delîl olabileceği konusu Kur’an’da da geçmektedir. İbrâhim’in oğlu İsmâil’i rüyâsında kurban ederken müşâhede etmesi,[1] Yûsuf’un rüyâsında on bir yıldızın kendisine secde ettiğini görmesi,[2] Mısır melîkinin gördüğü rüyâ[3] ile Hz. Peygamber (s.a.)’in Mekke fethine dâir rüyâsı[4] ve bu rüyâların doğru çıktığı Kur’an’da anlatılmaktadır.

Hz. Peygamber (s.a.)’in: “Müminin rüyâsı nübüvvetin kırk altı cüz’ünden biridir[5] buyurması, peygamberliğinin ilk altı ayındaki rüyâlar gibi müminlerin gördükleri sâdık rüyâların hak olduğuna işârettir. Nübüvvet kapısının kapandığı, ama sâdık rüyâ kapısının açık olduğu[6] şeklindeki hadîsler, rüyânın bir bilgi edinme yolu olabileceğine işâret etmektedir.

Sûfîler, özellikle nefsânî tarîkat mensûbu olan Halvetî ve Kâdirîler, ders geçme ve mânevî yükselişte rüyâyı bir ölçü ve değerlendirme aracı olarak görürler. Sâdık rüyâların varlığı âyet ve hadîslerle sâbit olduğuna ve bugün psikanaliz metodu olarak rüyâlardan yararlanıldığına bakılırsa bunun çok şaşılacak bir yanı olmadığını düşünüyorum. Bu iş bir yoğunlaşma, arınma ve insıbâğ meselesidir. Şuuraltına hükmedebilme meselesidir. Rüyânın görülmesi kadar yorumu da önem arzeder. Bu iş bir ilim hâline gelmiş ve görülen rüyâdaki sembollere göre rüyâlar tâbir edilmiştir.

Dipnotlar:

[1]. Bkz. es-Sâffât, 37/107.

[2]. Bkz. Yûsuf, 12/4.

[3]. Bkz. Yûsuf, 12/43.

[4]. el-Feth, 48/27.

[5]. Buhârî, Tâbir, 26.

[6]. Bkz. Müslim, Rüyâ, 7.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları