Batı'ya Özenmenin Tehlikesi

Cemiyet Hayatımız

İnsanlığın aradığı huzur ne makineleşmede, ne de maddî terakkîdedir. Zira bunların ne insafı vardır, ne vefâsı, ne sadâkati, ne muhabbeti, ne de vicdânı... İnsanoğlu ancak, ebedî saâdet rehberi olan Kur’ân ve Sünnet ölçüleriyle yoğrulabildiği takdirde rûhen huzur bulabilir.

Asrımız toplumlarının sıkıntısı; her sahada makineleşip zâhiren gelişirken rûhen yalnızlaşıp zayıflamaktan, mârifet, hikmet, merhamet, insaf, iz’an, vicdan ve gerçek aşka vedâ etmekten kaynaklanmaktadır.

Bugünkü Batı âlemi, ulaştığı maddî refaha rağmen, rûhî buhranlara sürüklenmekten kurtulamamıştır. Fuhuş, alkol ve uyuşturucu iptilâsı ile intihar nisbetinin insanlık tarihinde görülmemiş bir dereceye ulaşması, bu rûhî sefâletin apaçık bir göstergesidir.

DÜNYANIN SÜRÜKLENDİĞİ FECİ ÂKIBET

Her türlü maddî tatmine rağmen, rûhî açlık, ahlâkî ve insânî değerleri zaafa uğratmakta ve materyalist dünya, sonunda kendi kendini sokup öldüren bir akrep gibi fecî bir âkıbete doğru sürüklenmektedir.

Bu sebeple gönlü îman dolu müslüman gençlerin, Batıʼnın maddî refahına aldanarak onların rûhî buhran içindeki hayat tarzlarına özenmeleri son derece tehlikelidir. Bu durum, sıhhatli bir kişinin hastaya özenip onu taklit etmesinden farksızdır.

Dolayısıyla gençlerimiz, yanlış his, fikir ve fiillerin girdabına kapıldıktan sonra kurtulmaya çalışmak yerine, daha en başından itibâren, maddeyi mânâ ile mezceden kendi medeniyetimizin asil prensiplerine sarılmalı; dînî ve millî kimliklerini yeniden keşfetmeye çalışmalıdırlar.

ZAMANIMIZI KUR'ÂN VE SÜNNETİN RUHANİYETİ İLE DOLDURMALIYIZ!

Unutmamak lâzımdır ki bizi kurtaracak olan ruh; bize Hira, Sevr ve Vedâ Hutbesi’nde bırakılan mukaddes mirastır. Asıl saâdet, bu mukaddes mirasa aşk ve şevk ile sahip çıkarak zaman ve mekânı, Kur’ân ve Sünnet’in rûhâniyeti ile doldurabilmektir.

İnsanoğlu ancak, ebedî saâdet rehberi olan Kur’ân ve Sünnet ölçüleriyle yoğrulabildiği takdirde rûhen huzur bulabilir. Nitekim câhiliye insanı da Kur’ân ve Sünnet’le feyizlenerek rûhî saâdete kavuştuktan sonra bir “Asr-ı Saâdet” toplumu meydana getirebilmişlerdir.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hakk'a Adanmış Gençlik, Genç Kitaplığı.