Aslan ve Tilki Kıssasından İbretler
Şeyh Sâdî Hazretleri’nin anlattığı aslan ve tilki kıssasından çıkarmamız gereken dersler nelerdir? Aslan ve tilkiden kasıt nedir?
Şeyh Sâdî Hazretleri buyurur:
“Bir adam, sakat ve kötürüm bir tilki görmüş. Bakmış ki hayvancağızın ne eli var, ne de ayağı, fakat hayâtiyetini devam ettiriyor. Cenâb-ı Allâh’ın bu lûtfuna hayret etmiş ve:
«Bu hayvan ne yer, ne içer, nasıl geçinir?» diye düşünmüş.
Tam bu sırada, çakal avlamış olan bir aslan oradan geçmiş. Aslan, çakalı yemiş, doymuş; bırakıp gittiği artığını da tilki yemiş, o da doymuş.
Adam başka bir gün, başka bir vesîleyle tilkinin yine karnının doyduğunu görünce şöyle demiş:
«Mâdemki tilkinin rızkı ayağına kadar geldi; o hâlde zahmete girip karınca gibi çalışmama ne lüzum var? Gidip bir köşede oturur, rızkımı beklerim. Allah kısmet etmezse aslan bile nasîbini bulamaz.»
Adamcağız bekledi durdu. Ne gelen var, ne giden. Ne bir tanıdığı uğradı, ne de bir yabancı. Zayıflayıp bir deri bir kemik kaldı. Sabrı tükendi, aklı fikri karıştı. Nihâyet, kaldığı mescidin mihrâbından şöyle bir ses işitti:
«Ey yanlış düşünceli, gâfil adam! Kendini sakat ve kötürüm tilki yerine koyma! Kalk git, aslan gibi yırtıcı ol. Öyle çalış ki aslan gibi senden de artık kalsın. Âciz tilki gibi artık yeme. Aslan gibi ensesi kalın iken, çaresiz kalmış tilki gibi oturan adamdan köpek daha iyidir.
Çalış, rızkını kazan. Hem kendin ye, hem de başkalarına yedir. Başkasının artığına göz koyma. Kolunun kuvvetiyle gayret göstererek nasîbini elde et ve başkalarını da rahat ettir. Âcizler gibi şunun bunun eline bakma.
Ey genç! Kendini düşürüp de «Aman elimden tutun!» deyip dilenme. Aksine, ihtiyar fakirin elinden sen tut.”
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2025 – Temmuz, Sayı: 473