Asgari Harcama-Azami İnfak

Cemiyet Hayatımız

Müslümanın asgari harcaması ve azami infakı nasıl olmuştur?

Dünya serveti, Kurʼân ve Sünnet ölçüleri ışığında kullanmayı bilenler için büyük bir saâdettir. Böyle bir zenginlik, ebediyet saltanatıdır. Bunun için zengin Müslüman, kendisine harcarken asgarî ile yetinecek, âzamî olarak infâk edecek. Sahâbeden Hazret-i Ebûbekir, Osman ibn-i Affan, Abdurrahman bin Avf radıyallâhu anhum; evliyâullahʼtan Ebû Hanîfe, Ubeydullah Ahrâr Hazretleri bunun en güzel misallerindendir.

Hadîs-i şerîfte buyrulur:

“Cömertlik, dalları dünyaya uzanan Cennet ağaçlarından bir ağaçtır. Kim onun dallarından birine tutunursa, bu onu Cennetʼe götürür. Cimrilik ise, dalları dünyaya uzanmış Cehennem ağaçlarından bir ağaçtır. Kim de, onun dallarından birine tutunursa, bu da onu Cehennemʼe çekip sürükler!..” (Beyhakî, Şuabü’l-Îmân, VII, 435)

Bunun zıddına, israf ve pintiliğe boğulan zenginlik ise fitne ve felâ­ket sebebidir. İnsanlığın utanç vesîlesi olan kahredici bir duygusuzluktur. Nefsâniyetin putperesti hâline gelmektir. Nitekim Firavun, dünya saltanatıyla şımardı, şaşkınlaştı, “Ben sizin en yüce Rabbinizim”[1] diyecek kadar ahmaklaştı. Kapıldığı dünya ihtirâsıyla bu âlemde bir müddet saltanat sürdüyse de o fânî saltanat, onu ebedî âlemin sefil bir bedbahtı olmaktan kurtaramadı.

Kārun da aynı belâya dûçâr oldu. Hâlbuki Kārun, fakirken Tevrâtʼı en iyi tefsir eden âbid biriydi. Zenginleşince kavmi bile onun aşırılığına, şâ­şaasına, gösterişine isyan etti; “Şımarma, Allah şımaranları sevmez.” îkâ­zında bulundu. Fakat Kārun, zenginlik sarhoşluğu içinde serveti lûtfedeni unutup malına güvendi. Neticede güvenip dayandığı malıyla birlikte yerin dibine geçirildi. Vaktiyle o mağrurların sarayları üzerine doğan Güneş, şimdi o sarayların harâbeleri üzerine doğuyor.

Velhâsıl kul, -takvâ sahibiyse- zenginlikte de istikâmetini koruyabilir, fakirlikte de…

Dipnot:

[1] en-Nâziât, 24.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Müslümanın Para ile İmtihanı, Erkam Yayınları