Arşa Yükselen Amel

Kıssâlar

Bir mü’min, din kardeşleriyle alâkadar olmalı, onları düşünmeli, dertleriyle dertlenmelidir. Hattâ kendisinden evvel onları düşünmeli ve ihtiyaçlarını gidermeye çalışmalıdır.

Din kardeşliğinin en güzel tezâhürlerinden birini, Dâvûd-i Tâî Hazretleri’nin şu muhteşem davranışında müşâhede etmek mümkündür:

Hizmetine bakan talebesi bir gün ona:

“–Biraz et pişirdim; arzu buyurmaz mısınız?” dedi ve üstâdının sükût etmesi üzerine eti getirdi. Ancak Dâvûd-i Tâî -kuddise sirruh-, önüne konan ete bakarak:

“–Falanca yetimlerden ne haber var evlâdım?” diye sordu. Talebe, durumlarının iyi olmadığını ifâde sadedinde içini çekip:

“–Bildiğiniz gibi efendim!” dedi. O büyük Hak dostu:

“–O hâlde bu eti onlara götürüver!” dedi. Hazırladığı ikrâmı üstâdının yemesini arzu eden samîmî talebe ise:

“–Efendim, siz de uzun zamandır et yemediniz!..” diye ısrâr edecek oldu ise de, Dâvûd-i Tâî Hazretleri kabûl etmeyip:

“–Evlâdım! Bu eti ben yersem kısa bir müddet sonra dışarı çıkar, fakat o yetimler yerse, ebediyen kalmak üzere Arş-ı Âlâ’ya yükselir!..” dedi.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları

İSLAM KARDEŞLİĞİ NASIL OLMALI?

https://www.islamveihsan.com/islam-kardesligi-nasil-olmali.html