A'râf Suresi 30. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

A'râf Suresi 30. ayeti ne anlatıyor? A'râf Suresi 30. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

A'râf Suresi 30. Ayetinin Arapçası:

فَر۪يقًا هَدٰى وَفَر۪يقًا حَقَّ عَلَيْهِمُ الضَّلَالَةُۜ اِنَّهُمُ اتَّخَذُوا الشَّيَاط۪ينَ اَوْلِيَٓاءَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ وَيَحْسَبُونَ اَنَّهُمْ مُهْتَدُونَ

A'râf Suresi 30. Ayetinin Meali (Anlamı):

İki grup hâlinde: Bir grubu Allah doğru yola erdirmiştir. Diğer grubun ise, yanlış yolu seçmeleri yüzünden sapıklığa düşmesi kaçınılmaz bir gerçek olmuştur. Çünkü o sapıklığa düşenler, Allah’ı bırakıp şeytanları dost edindiler; yine de kendilerinin doğru yola olduklarını sanırlar.

A'râf Suresi 30. Ayetinin Tefsiri:

Bu âyetle, sûrenin başından itibaren anlatılan mevzu, hususiyle Âdem ve İblîs kıssası bir neticeye bağlanmaktadır. Günahına tevbe eden ve Allah’a dönen Âdem doğru yolu bulanlara; kibir ve inadında ısrar edip Allah’a itaatten yüz çeviren İblîs de sapıklığa düşenlere misâl verilmektedir. Kıyâmete kadar bu hidâyet ve sapıklık çizgisi devam edecek; Yüce Allah’ın bir takdiri olarak kullardan bir kısmı Âdem gibi doğru yola erecek, bir kısmı ise İblîs gibi sapıklığa maruz kalacaktır. Ne hazindir ki, Allah’ı bırakıp şeytanları dost edinen hidâyet mahrumu ve sapıklık yolunun yolcuları olan o bedbahtlar, kendilerinin iyi bir iş yaptıklarını yani doğru yol üzere bulunduklarını sanıyorlar. Belki de onları hidâyetten alıkoyan en büyük nefsânî hastalık da bu yanlış düşünceleri olmaktadır.

Âdem oğullarına verilen tâlimatlar şöyle devam ediyor:

A'râf Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

A'râf Suresi 30. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...