Anne-babanın Çocuklarına Karşı Vazifeleri

Aile Hayatımız

İslama göre anne-babanın çocuklarına karşı vazifeleri nelerdir?

Ecdâdımız; “Ağaç yaşken eğilir.” demişlerdir. Küçük yaşta alınan terbiye çok mühimdir. Bu yaşlarda verilen eğitim, âdeta taşa yazılan yazılar gibi kalıcı ve ömürlük olur. Bu sebeple bilhassa çocukların ve gençlerin mânevî eğitimine çok ehemmiyet vermek gerekir.

Lokman -aleyhisselâm- buyurur:

“Ey oğlum! Küçükken edepli olursan, büyüdüğünde faydasını görürsün!”

“Küçük işleri umursamazlık etme! Çünkü küçük, yarın büyüğe dönüşür.”

[Ecdâdımız; “Ağaç yaşken eğilir.” demişlerdir. Küçük yaşta alınan terbiye çok mühimdir. Bu yaşlarda verilen eğitim, âdeta taşa yazılan yazılar gibi kalıcı ve ömürlük olur. Bu sebeple bilhassa çocukların ve gençlerin mânevî eğitimine çok ehemmiyet vermek gerekir. Bu hususta gösterilecek küçük ihmallerin dahî, ileride büyük pişmanlıklara dönüşebileceği, aslâ unutulmamalıdır.

Çocuklara ve gençlere gösterilecek şefkat ve merhamet, hayatı sadece bu dünyadan ibâretmiş gibi görerek onların karınlarını doyurup güzel elbiseler giydirmek, nefislerini eğlendirmek, ten rahatlarını temin etmek değildir. Bilâkis asıl şefkat ve merhamet, onların ebedî istikbâllerini bir azap faslı olmaktan kurtarıp sonsuz bir saâdet baharı kılacak mânevî değerleri, geç kalmadan şahsiyetlerine kazandırmak ve öncelikle onların ruhlarını doyurmaktır. Bunun için ciddiyetle emek sarf etmek ve fedakârlık göstermektir.

ANNE-BABANIN MESULİYETİ

Gençlik nîmetini, mânevî değerlerin kazandırdığı olgunlukla yaşayabilmenin ne büyük bir bahtiyarlık olduğu, hadîs-i şerîfte şöyle beyan buyrulmuştur:

“Allah çocukça (lâubâlî) davranışları olmayan, hayra yönelip hevâ ve hevesi terk eden, vakar sahibi, olgun genci sever.” (Ahmed, IV, 151)

Böyle olgun gençler ve asil bir nesil yetiştirmek ise en başta anne-babaların mesʼûliyetidir.

Cenâb-ı Hak huzurlu bir âile ve huzurlu bir toplum için, “göz nûru zevceler” ve bu göz nûru zevcelerden de “göz nûru nesiller” yetiştirmemizi istiyor. Topluma güzel ahlâk ve takvâda önder ve rehber olma hedefini önümüze koyuyor. Toplumlarda huzurun, ancak bu örnek şahsiyetlerin yetiştirilmesi neticesinde gerçekleşeceğini bildiriyor.

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de:

“Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz… Erkek, âilesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın, kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur.” buyurmuştur. (Buhârî, Vesâyâ, 9; Müslim, İmâre, 20)

ANNE-BABA ÇOCUĞUNU NASIL YETİŞTİRMELİ?

İyi bir çoban, sürüsünü kurak yerlere götürmez; yeşillik, bereketli, sulak arazilerde otlatır. Demek ki iyi bir anne-babanın da evlâdını helâl gıdâlarla besleyip mânevî gıdâsını güzelce alabileceği feyizli yerlere küçük yaştan itibâren sevk etmesi, ruhlarını güzelce beslemesi gerekir.

Nitekim hanım sahâbîler, evlâtları uzun bir müddet Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’i görmedikleri zaman onlara kızarlardı. Evlâtlarının sâlih kimselerden feyz almaları için olanca gayretlerini gösterirlerdi.

Yine iyi bir çoban, sürüden geride kalan hasta veya zayıf koyunu kucağına alarak sürüye yetiştirir. Onu kurda kuşa yem etmez. Bir anne-baba da, çocuğunu büyütürken onun mânevî inkişâfı için birtakım meşakkatlere katlanmalıdır.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler 1, Erkam Yayınlar