Altı Yüz (600) Bin Kişinin Haccının Kabulüne Vesile Olan Amel

Hikâyeler

Altı yüz (600) bin kişinin haccının kabulüne vesile olan Şamlı ayakkabı tamircisi Ali Bin Muvaffak’ın amelini yazımızda okuyabilirsiniz…

Riveyet olunur ki Abdullah bin Mübârek bir rüyâ gördü.

“BUNLARDAN HİÇ BİRİNİN HACCI KABUL EDİLMEDİ.”

Bir sene hacdan sonra rüyasında gökten inen iki melekten birinin diğerine;

“Bu sene kaç kişi hacca geldi?” dediğini duydu. Öbür melek;

“Altı yüz bin kişi.” dedi.

“Peki, kaç kişinin haccı kabul edildi?” O da:

“Bunlardan hiç birinin haccı kabul edilmedi.” diye cevap verdi. Bunu işitince üzerine büyük bir sıkıntı çöktü. Dedi ki:

“Bunca insan, bunca zahmet ve meşakkate katlanıp dünyanın her tarafından hacca geldiler. Çöller aşarak zor şartlarda büyük sıkıntılara katlandılar. Bütün bu emekler boşa mı gidecek?” Bunun üzerine o melek;

“Şam’da ayakkabı tamir eden Ali bin Muvaffak adında biri vardır. O, hacca gitmeye niyet etmişti, fakat gidemedi. Lâkin haccı kabul edildi. Altı yüz bin hacıyı ona bağışladılar da hepsinin haccı kabul edildi.” dedi. Bunu işitince uykudan uyandı ve

“gidip o zâtı ziyaret etmeliyim” dedi.

“BANA NASIL HAYIRLI BİR AMEL İŞLEDİĞİNİ ANLAT”

Arkadaşlarından ayrılıp, Şam kàfilesine katıldı. Şam’a gidince, o zâtın evini araştırıp buldu. Kapıyı çaldı. Bir kimse kapıya çıktı. Adını sordu. O:

“Ali bin Muvaffak” dedi. Ev sahibi ismini sordu. “Abdullah bin Mübârek” deyince çok heyecanlandı. O’na gördüğü rüyayı anlattı. Haccının kabul edildiğini ve kendi haccı ile beraber altı yüz bin kişinin ibâdetinin makbûl sayıldığını haber vererek;

“Bana nasıl hayırlı bir amel işlediğini anlat” diye rica etti. O da şunu anlattı:

“Ben ayakkabı tamircisiyim. Otuz seneden beri hacca gitmeyi arzu ederdim. Bu işimden, otuz senede üç yüz dirhem gümüş biriktirdim. Bu sene hacca gidecektim. Hanımım hâmileydi.

Komşu evden burnuna yemek kokusu gelince; komşudan yemek istememi söyledi. Gidip, onun arzusunu bildirdim. Komşum ağlayarak şöyle dedi: ‘Ey Ali bin Muvaffak, bizim bu yemeğimiz size helâl değildir. Çünkü üç gündür, çocuklarım bir şey yememişlerdir. Koca Şam şehrinde hiç bir iş bulamadım. Kimse bana iş vermedi. Ölü bir hayvan gördüm. Zaruret miktarınca ondan bir parça kesip getirdim. Çocuklara yemek pişiriyorum. Bu onlara helaldir, ama size helâl olmaz.’

Bunu duyunca içime bir acı düştü. Hac için biriktirdiğim gümüşleri getirip verdim ve ‘bunu çocuklarına nafaka yap, haccımız bu olsun!’ dedim.”

Bunun üzerine; “Allah Teâlâ, doğru rüya gösterdi” buyurdu.

Kaynak: Mehmet Lütfi Arslan, Marifet Meclisleri, Erkam Yayınları