Allah’ın Rızasını Her Şeyin Üstünde Tutan Davranış

Sahabiler

Sad bin Rebi (r.a.) kardeşlik akdinden sonra Allah’ın rızasını her şeyin üstünde tutan bir davranış sergilemiştir.

Sultanü’l Enbiyâ sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Uhûd Muharebesi’nde:

– Sad bin Rebî’den bana haber getiren olur mu? buyurmuşlardı.

Hemen Übey bin Kâb radıyallahu anh:

– Ben haber getiririm, diye şehitler ve yaralılar arasına giderek:

– Ya Sâd! diye birkaç kerre nida etti ise de ses çıkarmayıp, tâ ki;

– Rasûlullah beni sana gönderdi ya Sâ’d, deyinceye kadar...

– Rasûlullah’a benden selâm söyle, diye bir zayıf ses geldi. Hazret-i Übey bin Kâb bakdı ki Sa’d’dır. On iki yerinden yaralanmış, halet-i nez’e gelmiş yatıyor, Übey bin Kâb’e hitaben:

Kavmine yani ensar-ı kirama benim tarafımdan söyle ki, Leyle-i Akabe’de Rasûlullah’a olan ahitlerini unutmasınlar, gözleri bakar oldukça Rasûlullah’a düşman takarrub edecek olursa indellah mazur olamazlar, deyip vefat eyledi.

Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz:

– “Allah Sad’e rahmet eylesin. Allah’a ve Rasûlü’ne hayyen ve meyyiten hulûs üzere olmuştur” buyurdular.

Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, hicrette Sad bin Rebi’yi aşere-i mübeşşereden Abdurrahman bin Avf ile muâhât buyurduklarında, Sad Abdurrahman’a:

– Malımın yarısını vereyim, diyerek muhacir bulunan manevi biraderine kan kardeşliğinin fevkinde olarak ibrâz-ı meâsir-i fütüvvet etmek istemiş ise de Abdurrahman İbn-i Avf radıyallahu anh cevaben:

Kardeşim malını ve ehlini Hak Teâlâ sana mübarek eylesin! Siz bana çarşıyı, yani alışveriş yapılan yeri gösterin, buyurmuştur.

Kaynak: Sâdık Dânâ, İslam Kahramanları 1, Erkam Yayınları