Allah ile Olmak: Gönlün Hak'la Beraberliği

İHSAN

Kul, Allah’ı unuttuğunda kendini de unutur. Peki, Allah ile beraberlik şuuru nasıl kazanılır ve bu hâl insanın ömrüne nasıl yön verir?

Maiyyet; Allah -celle celâlühû- ile beraberliğin yüksek bir şuur ve idrak hâlinde kalpte yaşanmasıdır. Hak Teâlâ’nın her an bizimle olduğunu bilerek, düşünerek ve hissederek, hareketlerimizi ona göre tanzim etmemizdir.

Bu şuur ve idrak, Cenâb-ı Hakk’ın kuluna en büyük lûtfudur. Zira bu hâl, kulun Rabbiyle dost olmasıdır. Dostluk, sevenin sevilende kendi husûsiyetlerini görmesinden kaynaklanır. Cenâb-ı Hak’la dostluğa nâil olabilmek için de O’ndan uzaklaştırıcı her şeyden arınan kalbin, Rahmân, Rahîm, Afüv, Gafûr gibi cemâlî sıfatlarla vasıflanması îcâb eder.

Gönlün Allah ile olması, dünya imtihanındaki muvaffakıyetin şehâdetnâmesi­dir. Bunun zıddına Hak’tan gâfil yaşanan bir hayâtın neticesi de ebedî bir hüsran ve nedâmetten ibârettir.

Şu kıssa, Cenâb-ı Hak’la beraber olmanın hakîkatini ne kadar da veciz bir sûrette ifâde eder:

SEN KİMİNLEYDİN?

Bir vâiz, kürsüde âhiret ahvâlini anlatmaktaydı. Cemaatin arasında Şeyh Şiblî Hazretleri de vardı.

Vâiz efendi, Cenâb-ı Hakk’ın âhirette soracağı suallerden bahisle:

“–İlmini nerede kullandın, sorulacak! Malını-mülkünü nereden kazanıp nereye harcadın, sorulacak! Ömrünü nasıl geçirdin, sorulacak! İbadetlerin ne durumda, sorulacak! Harâma, helâle dikkat ettin mi, sorulacak!..

Bunların ardından, şunlar şunlar da sorulacak!..” diye uzun uzadıya birçok husus saydı.

Vâizi dinleyen Şiblî Hazretleri, yumuşak bir ifâdeyle şöyle seslendi:

“–Ey vâiz efendi! Suâllerin en mühimlerinden birini unuttun! Allah Teâlâ kısaca şunu soracak:

«Ey kulum! Ben seninleydim, sana şah damarından daha yakındım; fakat sen kiminleydin?»

İşte Hakk’a kullukta bütün mesele, bu şuur, idrak ve iz’âna ve böyle bir kalbî kıvâma sahip olabilmektir!..

Hakîkaten, insanoğlu Rabbiyle beraberliği nisbetinde hak yolda ve istikâmet üzeredir. Rabbinden gâfil kaldığı ve O’nu unuttuğu ölçüde de nefsâniyetin hoyratlığına ve şeytanın idlâline dûçâr olmuş demektir. Cenâb-ı Hak bu hâlden îkaz sadedinde şöyle buyurur:

“Allâh’ı unutan ve bu yüzden Allâh’ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. Onlar yoldan çıkan kimselerdir.” (el-Haşr, 19)

İnsanın rûhu, imtihan gâyesiyle bulunduğu şu fânî dünyada, ten kafesine hapsedilmiş muzdarip bir kuş gibidir. Onun derûnunda, vatan-ı aslîsinden ayrı düşmüş olmanın ıztırâbı vardır. Bu ıztırâbı dindirip huzur ve itmi’nâna erdirecek olan da, Allah ile beraberliktir. Bu yüzden, Hak âşıkları nazarında ölümün ürkütücü hâli kaybolur ve ölüm, Rabbe vuslat yolculuğu olarak idrâk edilir. Nitekim ashâb-ı kirâm da ölüm döşeğindeki hastalara, Allâh’a ve Rasûlü’ne kavuşmaları yaklaştığı için gıpta ile bakmış, onlarla Gönüller Sultânı Efendimiz’e selâm göndermişlerdir.

Muhakkak ki ölüm yolculuğunun hangi keyfiyette tecellî edeceği, yani cennet huzuruyla mı, yoksa cehennem azâbıyla mı neticeleneceği, rûhun bu âlemde Rabbiyle ne kadar beraber olduğuna bağlıdır. Bu yüzden insan bu dünyada Rabbiyle beraber olacak ki, âhirette de Rabbe dostluğun ikrâmı olan nâdide nîmetlere ve onun da ötesinde Cemâlullâh’ı müşâhede şerefine nâil olabilsin.

Bu dünyada gönlü Allah ile olan bir mü’min; ömrünü nefsâniyetin hoyratlığında ziyan etmez; sefahat ve rezâletlerde bozulmaz; lüzumsuz mâcerâlar peşinde koşmaz; abeslere, bâtıllara, azgınlıklara dalmaz, boş sevdâlara aldanmaz; câhiller kendisine sataştığında onlarla muhâtap olmaz; dedikodularla ömür takvimini lekelemez; Cenâb-ı Hak ile dostluk gayreti içinde yaşar.

Yine mü’min, ömrünü hayır-hasenatla müzeyyen kılar, Kur’ân ve sünneti rehber edinir, Allah rızâsına mâtuf işlerle meşgûl olur, mülkün gerçek sahibini tanıyarak malını ve canını nasıl kullanacağını bilir. Dînî ve ahlâkî kıymetini gölgeleyecek şerlerden ve yerlerden rûhunu korur. İbadetlere, hayır-hasenâta ve sohbet meclislerine rağbetini artırır. Nihayet Rabbinin yeryüzündeki bir şâhidi olarak arkasında fazîletlerle dolu hâtıralar bırakır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlakından 2, Erkam Yayınları