Âl-i İmrân Suresi 151. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Âl-i İmrân Suresi 151. ayeti ne anlatıyor? Âl-i İmrân Suresi 151. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Âl-i İmrân Suresi 151. Ayetinin Arapçası:

سَنُلْق۪ي ف۪ي قُلُوبِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا الرُّعْبَ بِمَٓا اَشْرَكُوا بِاللّٰهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِه۪ سُلْطَانًاۚ وَمَأْوٰيهُمُ النَّارُۜ وَبِئْسَ مَثْوَى الظَّالِم۪ينَ

Âl-i İmrân Suresi 151. Ayetinin Meali (Anlamı):

Allah’ın, ilâh kabul edilebileceklerine dâir haklarında hiçbir delil indirmediği birtakım nesneleri O’na ortak koşmaları yüzünden kâfirlerin kalplerine korku salacağız. Onların varıp dayanacakları yer cehennemdir. Zâlimlerin barınacağı yer, ne kötüdür!

Âl-i İmrân Suresi 151. Ayetinin Tefsiri:

Şunu hatırdan uzak tutmamak gerekir ki, müslümanlar Allah’a itaat eder ve O’nun dostluğunu kazanırlarsa, Cenâb-ı Hak onlara her türlü yardımda bulunur, hatta karşılarında duran kâfirlerin kalbine korku atar. Nitekim Habîb-i Ekrem’ine, bir aylık mesâfeden düşmanlarının kalbine korku salma husûsiyetini bahşetmiştir. (Buhârî, Teyemmüm 1; Müslim, Mesâcid 3, 5)

Allah Teâlâ, inkâr edenlerin kalbine korku salmak için mü’minler tarafından da bir gayretin olmasını arzu etmektedir. Bu sebeple:

“Düşmanınız olan o kavmi, toparlanmalarına fırsat vermeden takip etmekte gevşeklik göstermeyin!” (Nisâ 4/104) buyurmuştur.

Resûlullah (s.a.s.), bu ilâhî emre uyarak Uhud yenilgisinden sonra kâfirleri korkutmak için tâkibe çıkmıştır. (İbn Hişâm, es-Sîre, III, 52) Halbuki Efendimiz (s.a.s.) ve müslümanlar, o esnâda ağır yaralı ve pek yorgun vaziyetteydiler. Pek çoğunun biniti yoktu. Bunlar, birbirlerini sırtlarında taşıyarak Allah Resûlü’nün yanında sefere iştirak ettiler. (İbn Hişâm, es-Sîre, III, 53; Vâkıdî, el-Meğâzî, I, 243, 269, 316, 334-335)

Efendimiz (s.a.s.) askerlerine, gündüz odun toplayıp gece ayrı ayrı ateş yakmalarını emir buyurdu. Bunun üzerine beş yüz ateş yandı ve her yerden görünen ışıkları düşmanın kalbine korku saldı. (Vâkıdî, el-Meğâzî, I, 338; İbn Sa‘d, et-Tabakât, II, 49)

Neticede, Medine’ye dönüp müslümanların kökünü kazımayı planlayan müşriklerin kalbine büyük bir korku düştü ve kazandıkları nisbî zaferi kaybetme endişesiyle Mekke’ye doğru çekip gittiler. (İbn Hişâm, es-Sîre, III, 56; Vâkıdî, el-Meğâzî, I, 340)

Süddî’nin nakline göre, Ebû Süfyân ve müşrikler Uhud’dan Mekke’ye doğru yola koyulduktan bir müddet sonra bu yaptıklarına pişman olup:

“–Ne kötü yaptık! müslümanların çoğunu öldürdük, az bir şey kalmışlardı, onları da bırakıp geldik. Haydi, dönün de köklerini kazıyın!” dediler. Tam dönmeye azmettikleri esnâda Allah Teâlâ kalplerine bir korku attı, böylece arzularından vazgeçtiler. (Vâhidî, Esbâbu’n-nüzûl, s. 129)

Cenâb-ı Hak, Hendek savaşı esnâsında ihânet ederek anlaşmayı bozan, sonra da kalelerine sığınıp savaş hazırlığı yapan yahudilerin yüreğine de büyük bir korku salmıştır. (bk. Ahzab 33/26; Haşr 59/2)

Şimdi tefsiri yapılmakta olan 151. âyet-i kerîmede Cenâb-ı Hak, “korku salacağız” buyururken “Biz” mânasına gelen “azamet nûnu”nu kullanmıştır. Böylece ilâhî azamet ve heybetini, makâma münâsip olarak bütün insanlara hissettirmiştir.

Kâfirlerin kalbine atılan korkunun esas sebebi ise, onların Allah’a şirk koşmalarıdır. Zira onlar da biliyor ki, gönül bağladıkları varlıklar mutlak kudret sahibi değildir ve kendilerine yardım edemez. Âyetin devamından anlaşıldığına göre “şirk”, hiçbir ilmî esasa dayanmayan ve aklın kabul etmeyeceği yanlış ve haksız bir davranıştır. Diğer taraftan şirkle küfür aynı mânaya gelir ve bu helâk edici vasıflara sahip olan insanların kalbi, dâimâ korku doludur. Bilhassa da savaş esnâsında… müslümanlar günah işleyerek Allah’a ve Rasûlü’ne isyân etmedikleri müddetçe, kâfirlerin zafere ulaşacağından korkmamalıdır. Allah kâfirlere yardım etmez. O zâlimlerin âkıbeti hüsrândır. Dönüp dolaşıp sonunda varacakları yer, cehennemdir. Hakkı kabul etmeyenlerin varıp ebedî olarak kalacağı ve hiç ayrılmayacağı o yer ne kötüdür!

Uhud’da olup bitenlere ve bunların sonucuna gelince:

Âl-i İmrân Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Âl-i İmrân Suresi 151. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...