Akrabalarıyla İlişkisini Kesen Kimsenin Cezası

Cemiyet Hayatımız

Kişinin akrabâ ve yakınlarıyla alâkasını devâm ettirmesi, onları koruyup gözetmesi, yani sıla-i rahimde bulunması, dînimizin çok ehemmiyet verdiği esaslardan biridir. Zira Cenâb-ı Hak, akrabâları birbirlerine mîrasçı kılmış, birtakım haklar ve vazifelerle aralarındaki bağları kuvvetlendirmiştir.

Akrabâ çevresi, insanı maddî ve mânevî kötülüklerden muhafaza ettiği gibi muhtelif hayır ve sâlih amellerin işlenmesinde de yardımcı olur. Dolayısıyla Müslüman, dînî ve dünyevî hususlarda yakınlarına faydalı olmak ve hayırlı işlerde onlardan istifâde edebilmek için akrabâlık bağlarını muhâfaza etmeli ve “sıla-i rahim” vazifesini hiçbir zaman ihmâl etmemelidir.

AKRABALARLA İLGİLİ HADİSLER

Akrabâlarla münâsebetler, merhamet ve şefkat temelleri üzerinde binâ edilmelidir. Şu hadîs-i şerîf bu hususta mühim bir ölçü tâlim etmektedir:

“Akrabâsının yaptığı iyiliğe aynıyla karşılık veren, onları koruyup gözetmiş sayılmaz. Akrabâyı koruyup gözeten kişi, kendisiyle alâkayı kestikleri zaman bile, onlara iyilik etmeye devam edendir.” (Buhârî, Edeb, 15; Ebû Dâvûd, Zekât, 45; Tirmizî, Birr, 10)

Bunun aksine, akrabâlarıyla bağını keserek onlarla ilgilenmeyen kişiler için de hadîs-i şerîflerde pek çok îkaz ve tehditler vârid olmuştur:

“Âhirette cezâsını ayrıca vermekle beraber, dünyada Allah Teâlâ’nın çabucak cezâlandırmasını en fazla hak eden günahlar, zulmetmek ve akrabâyı ihmâl etmektir.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 43; Tirmizî, Kıyâme, 57)

“Her Cuma gecesi insanoğlunun amelleri Allâh’a arz olunur. Fakat akrabâsıyla alâkasını kesen kimsenin amelleri kabul edilmez.” (Ahmed, II, 484)

“Akrabâsıyla ilgisini kesen kimse cennete giremez.” (Buhârî, Edeb, 11; Müslim, Birr, 18, 19)

Yine akrabâya yapılan infâkın, hem sadaka hem de akrabâyı koruyup gözetme sevâbı olduğunu bildiren Efendimiz (s.a.v) iyilikte bulunmada tâkip edilmesi gereken sırayı şöyle beyân etmiştir:

“Harcamaya kendinden başla. Artanı çoluk-çocuğuna sarf et. Âilenden bir şey artarsa, bunu da yakınlarına harca. Bunlardan arta kalanı da, önündeki, sağındaki, solundaki (muhtaçlara) ver!” (Müslim, Zekât 41; Nesâî, Zekât 60, Büyû 84)

Hadîs-i şerîfte beyan edilen, kendinden çevreye doğru yayılması gereken harcama tâlimatı, merhale merhale üzerimizdeki hakları da ifâde etmektedir. Çünkü insan hayatın alışkanlıkları arasında üzerindeki pek çok hakkın farkına bile varamamaktadır. İçlerinde de bilhassa komşuluk hakkı, neredeyse bugünün dünyasında sıfırlanmış bir vaziyete düşmüştür.

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Ebedi Yol Haritası İslam, Erkam Yayınları