Ailede Maddiyat Ölçüsü Ne Olmalı?

Aile Hayatımız

Günümüzde maddî olarak pek çok sıkıntılardan, bâdirelerden geçiyoruz. Bu anlamda ailede malın varlığı ve yokluğu konusunda nelere dikkat etmemiz gerekiyor? Ailenin huzurunun ve mutluluğunun zedelenmemesi için neler yapabiliriz? İşte bu soruların cevabı...

Öncelikle insanlar, nefislerine hâkim olmayı öğrenmeli ve bütçelerinin sınırlarını zorlama pahasına her gördüklerini elde etmeye çalışmamalıdırlar. Zira bu, nihayetinde aşırı yük altına girmeye, huzursuzluk ve büyük buhranlara sebep olmaktadır.

Günümüzde gittikçe yaygınlaşan kredi kartları sebebiyle, her gördüğüne kolay ve ucuz bir şekilde sahip olabileceğini düşünen bir çok âile, yapmış olduğu ölçüsüz harcamalar sebebiyle borç ve fâiz girdabına düşmüş ve perişan olmuştur. Nice mesut yuva, bu yüzden yıkılmış veya yıkılmaya yüz tutmuştur.

Eşlerin maddî durumları çok iyi bile olsa saçıp savurmamalı, israftan kaçınmalıdır. Bu, hem kadına, hem de erkeğe ait bir mükellefiyettir. Allah korusun, gün gelir hoyratça harcananlar aranmaya başlanır. Cenâb-ı Hak, âyet-i kerîmede: “Yakınlarına, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver, sakın saçıp savurma. Çünkü savurganlar şeytanların kardeşi olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür.” (el-İsrâ, 26-27) buyurmuştur.

Eğer fazla gelen yiyecek, içecek, kılık-kıyâfet varsa ihtiyaç sahipleri aranıp bulunmalı ve onların hakkı ayrılmalıdır. Zira fakir ve muhtaçların gönlünü yapmak ve onların duâsını almak, yuvaları şenlendirir, rızıkları bereketlendirir. Devamlı hatırda tutulmamalıdır ki, biz onlar gibi, onlar da bizim gibi olabilirdi.

İnfâkta ölçümüz ise: “Sevdiklerinizden infâk etmedikçe birre (gerçek fazîlet, hayır ve iyiliğe) ulaşamazsınız.” (Âl-i İmran, 92) âyet-i kerimesi olmalıdır. İnfâk ederken verilecek şeyler, giyilmiş elbiseler veya eskitilmiş eşyalardan ziyade gözümüzde kıymeti olan, gönlümüzde yer etmiş bulunan değerli şeyler olmalıdır. Hadîs-i şerîfte mecâzen şöyle buyurulur: “İnfâk eden başta Allah’ın eline verir; Allah’ın elinden muhtacın eline geçer.”

AİLE HAYATINDA TUTUMLU HARCAMAYA RİÂYET

Şu hususu da özellikle ifade etmelidir ki, âile hayatında tutumlu harcamaya riâyet, öncelikle kadına ait bir vazifedir. O, giyim-kuşam ve yiyip içmek gibi meselelerde mütevâzı ve tutumlu olmayı, ayrıca israfa son derece dikkat etmeyi benimsediği takdirde gelirleri düşük bile olsa âilede bolluk, bereket ve huzur olur. Bunun için yemek pişirirken besmeleyle başlamak, her malzemeyi yeterli miktarda kullanmak ve âile bütçesini zorlayacak aşırı isteklerde bulunmamak, âilede en temel saâdet kaynağı davranışlardır.

Bugün bu ölçülere riâyet edilmediğinden her gün tonlarca ekmeğin çöpe atılması, bereketimizi yok eden acı bir gerçektir. Hâlbuki tutumlu bir hanım; sadece ekmeği değil, her şeyin ölçüsünce eve girmesini temin edeceği gibi onların değerlendirilmesi hususunda da îtinâlı olmalıdır. Çünkü herhangi bir şeyi tüketmeden onun bozulup çöpe atılmasına sebep olmak, âile hayatında ancak kadınların önleyebileceği bir israf şeklidir.

Eskiden hanımlar, sökük-dikmek, giyecekleri tamir etmek ve böylece israftan kaçınmak hususunda fevkalâde dikkatli ve mâhir idiler. Bugün ise en küçük bir sökükte, çokları, hemen yenisini alma yolunu tercih etmektedir. Bu da çok kötü bir israf ahlâkıdır.

Hâsılı saâdetli bir âilede kadınların vazifeleri açısından en son söylemek istediğim husus, daha evvel belirttiğimiz gibi:

“Yuvayı yapan dişi kuştur.” gerçeğidir.

Hanımlar bu gerçek etrafında şuurlu bir şekilde üzerlerine düşen davranış ve vazifeleri yaptığı takdirde âile yuvaları bir cennete dönmüş demektir. Kocalara da, artık bunun kadrini bilmek ve korumak düşer.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Huzurlu Aile Yuvası, Erkam Yayınları, 2013