Ailede Çocuğun Din Eğitimi ve Terbiyesi

Çocuklar İçin

Çocuğun terbiyesi ve din eğitimi nasıl olmalı? Ailede çocuğun din eğitimi ve ailede çocuk terbiyesi.

Çocukların ailede dînî eğitim ve terbiyeleri için dikkat edilecek dört husus.

1. Cemaatle Namaza, İbadet Eğitimine Devam Edilmeli

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, çocukların küçük yaşlarından itibaren önce oyunlarla, vasıflı tavsiye ve sohbetlerle onlarla kendi arasında güçlü bir bağ kurmuş; akabinde cemaate devam, Kur’ân tilâveti ve toplumda mühim işlerde vazifelendirerek yetiştirmiştir.

Zeyd bin Sâbit’i, on üç yaşında vahiy kâtibi yapmış, Zübeyr bin Avvâm’ı, on beş yaşında havârîsi olarak seçtiğini îlan etmiştir. “Sağını-solundan ayıran her çocuğa namazı öğretin!” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Salât, 26)

Bir gün Enes’e:

“-Oğulcuğum, abdestini tam ve güzelce al ki, ömrün uzun olsun. Koruyucu melekler de seni sevsin ve korusun!” buyurmuştur. (Beyhakî, Şüabü’l-Îmân, c. 11, s. 190-192; h.no: 8387)

Bir başka sefer ise:

“-Enes! Gusül abdestini alırken güzelce yıkan. Saç diplerini iyice ıslat ve tenini de güzelce temizleyerek yıka. Şayet böyle yaparsan yıkandığın yerden ayrılırken günah ve hatalardan arınmış olarak çıkarsın.” buyurduğu rivayet edilmiştir.

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- torunu Hasan’a ise, şu şekilde tavsiyede bulunmuştur:

“-Hasan! Beş vakit namazını aksatmadan kıl. Sana şüpheli gelen her şeyi terk et. İçinde şüphe uyandırmayan şeye yönel. Çünkü doğruluk, insanın gönlüne huzur verir. Yalan ise, huzursuzluk uyandırır.” (Tirmizî, Kıyâmet, 60/2518)

 Namazla günde beş kez Allah Teâlâ’nın huzurunda durmak, kişiye farklı bir sorumluluk ve şuur kazandırmaktadır. Bu birliktelik, kişinin dînini sağlamlaştırdığı gibi besleyip güzelleştirmektedir. Kişi, namaz sayesinde günahları terk edip iyiliklere yönelir. Buna evlerde cemaatle devam etmek, çocuklara hem moral verecek hem de namaza devamlılıklarını sağlayacaktır.

Ubeydullah’ın verdiği habere göre, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“İnsanı, Allah’tan ve namazdan alıkoyan her şey kumardır.” buyurmaktadır. (Ahmed b. Hanbel, Kitabü’z-Zühd)

2. Kur’ân-ı Kerîm Öğretimi/Düzenli Okunması

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“Kullar, Allah tarafından nâzil olan şu Kur’ân’la yaklaştıkları gibi hiçbir şeyle O’na yaklaşamazlar.” buyurmaktadır. (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 17/2911)

Yaratmış olduğu kullarını en iyi bilen Cenâb-ı Hak, onların en güzele ulaşmaları için gereken eğitimi vahyettiği kitabında bildirmektedir. Çocuğun küçük yaşından itibaren Kur’ân’la kurmuş olduğu ünsiyet, hayatın bütün sarsılmalarında onu tutacak ve sırât-ı müstakîme iletecektir. Peygamber Efendimiz, yanında büyüttüğü Enes’e:

“-Oğulcuğum! Kur’ân kıraatinden gâfil olma! Çünkü Kur’ân, ölü kalbe hayat verir, kötü ve çirkin işlerden, bir de haddi aşmaktan korur.” buyurmuştur. (Deylemî, Müsned, II, 377)

Başka bir hadîs-i şerîfinde ise:

“Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin…” buyurmuştur. (Buhârî, İlim, 11; Edeb, 80)

3. Peygamber ve Ehl-i Beyt Sevgisi

Rol modellerin arttığı günümüzde en güzel örnek, “üsve-i hasene” olan Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, yıldız sahâbîleri ve Ehl-i Beyt’idir. Peygamber Efendimiz, hayatın her alanında toplumun içinde bulunmuş, âilesiyle ilgilenip onların eğitim ve öğretimiyle meşgul olduğu gibi, her yaş ve seviyeden ashâbıyla meşgul olmuştur.

Evde yapılan hadis ve siyer okumalarıyla Peygamber Efendimiz’in ve sahabîlerin hayatını gündemimize almamız, onlara rol model olacaktır.

Abdullah bin Abbas -radıyallâhu anhümâ- bir gün akşam namazında Mürselât Sûresi’ni okuyunca, annesi Ümmü’l-Fadl:

“-Yavrucuğum! Vallâhi bu sûreyi okumakla kalbimdeki Rasûlullah hasretini körükledin. Zira bu, Rasûlullâh’ın en son kıldırdığı akşam namazında okuduğu sûredir.” demişti. (İbn-i Mâce, İkâmetü’s-salât, 9)

 Peygamber Efendimiz, şöyle tavsiye buyurmaktadır:

“Çocuklarınızı üç hususta yetiştirin. Peygamber sevgisi, Ehl-i Beyt sevgisi ve Kur’ân okutulması…” (Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, I, 226)

4. Ev İçerisinde Temel Alışkanlıklar

Çocukların ibadet ve kalbî eğitimlerinin yanında, onları ev ve sosyal hayata hazırlayıcı eğitimleri de kazandırmak gerekmektedir. Peygamber Efendimiz’in sünnetleri olan yemekten önce ve sonra elleri yıkamaktan yüzükoyun yatmamaya, suyun üç solukta içilmesinden akşam yatarken ve sabah kalkarken ağız ve diş temizliğinin yapılmasına, misafirlere içecek dağıtmaktan komşu çocuk hastalanınca ziyaretine gitmeye kadar pek çok sosyal sünnet, bir alışkanlık olarak kazandırılmalıdır.

Bunlar, aynı zamanda bize emanet olan yavrularımızın edeb sahibi ve güzel insan olmaları için gerekli olan özelliklerdir. Aksi takdirde günümüzde diploma sahibi olup misafire hizmet etmeyen, çok para kazanıp anne-babasını yok yere inciten, meslek sahibi nice çocuklar bulunmaktadır.

Selef-i sâlihîn, çocuklarına şöyle tavsiyelerde bulunurdu:

Annesi, Hazret-i Süleyman’a:

“-Yavrum! Geceleri çok uyuma. Zira çok uyku, kişiyi kıyamette fakir bırakır.” (İbn-i Mâce, İkâmet, 174)

Lokman Hakîm:

“-Yavrum! Ulemânın dibine sokul. Onlara saygısızlık etme. Dünyadan yetecek kadar bir şeyler al. Kendini tamamen dünyaya kaptırıp içine dalma! Zira bu, âhiretine zarar verir. Dünyayı hepten de boşlama! Çünkü bu sefer insanlara muhtaç olursun. Şehvetini kırmak için oruç tut. Seni tâkatsiz bırakıp nâfile namazdan alıkoyuyorsa, oruç tutma. Zira namaz, oruçtan daha faziletli ve daha sevimlidir.” (Beyhakî, Kitâbü’z-Zühd)

Âlemlerin Rabbi, huzur ve sükûn kaynağı olan hânelerimizde bulunan emanetlerimiz için şöyle uyarır;

“…De ki: Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem de âilelerini ziyana sokanlardır. Bilesiniz ki, bu apaçık hüsrandır.” (ez-Zümer, 15)

Kaynak: Seher Küçük, Şebnem Dergisi, Sayı: 185