İhramın Farzları

Hac

İhramın farzları neledir?

Hanefi mezhebine göre ihramın iki farzı vardır: Niyet etmek ve telbiye getirmek.

İHRAMIN FARZLARI

1. Niyet Etmek

İhrama niyet etmek, yapılmak istenen ibadetin umre veya hac, ya da hem umre hem hac olduğunun kalben be­lirlenmesi demektir. Bu belirlemenin dil ile ifade edilmesi müstehaptır.

İhrama giren kimse eğer yalnız hac yapmak istiyorsa,

“Allahümme inni ürîdül-hacce feyessirhü lî ve takabbelhü minî”

 “Allah'ım! Haccetmek istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve kabul buyur;”

Eğer yalnız umre yapmak istiyorsa,

“Allahümme inni ürîdül-umrete feyessirhü lî ve takabbelhü minî”

 “Allah'ım! Umre yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve kabul buyur;”

Hem hac, hem umre yapmak istiyorsa,

“Allahümme inni ürîdül-hacce vel umrete feyessirhü lî ve takabbelhü minî”

 “Allah'ım! Hac ve umre yapmak istiyorum. Onları bana kolaylaştır ve kabul buyur;”

Diye niyet eder ve aşağıda anlatıldığı şekilde telbiye getirir.

2. Telbiye Getirmek

Sözlükte emre icabet etmek anlamına gelen “telbiye”, bir hac terimi olarak “Lebbeyk” diye başlayan şu cümleleri söylemektir:

“Lebbeyk Allahümme Lebbeyk. Lebbeyk lâ şerîke leke lebbeyk. İnne'l-hamde ve'n-ni'mete leke ve'l-mülke, lâ şerîke lek"

 “Buyur Allah'ım buyur! Buyur, senin hiçbir ortağın yoktur. Buyur, şüphesiz her türlü övgü, nimet, mülk ve hükümranlık sana mahsustur. Senin ortağın yoktur ” Peygamberimiz (s.a.s.) böyle telbiye getirmiştir. [1]

Telbiye, Allah'ı şanına yakışır şekilde öven ve yücelten kişinin, O'na teslimiyetini ifade eden sözlerden oluşmaktadır. Telbiye dil ile söylenmelidir. Kalpten geçirilmesi yeterli değildir.

“Ey Allah'ın Elçisi! Hac nedir?” Şeklinde yöneltilen bir soruya Peygamberimiz (s.a.s.)  “Hac telbiye getirmek ve kurban kesmektir” cevabını vermiştir.[2]

Telbiyenin yüksek sesle getirilmesi sünnettir. Peygam­berimiz (s.a.s.) “Cebrail bana geldi ve ashabıma tehlil ve telbiyeyi yüksek sesle söylemelerini emretmemi bildirdi” buyurmuştur.[3]

Niyet ve telbiye getiren kimse ihrama girmiş ve ihram yasakları başlamış olur.[4]

Telbiye ; Şafiî ve Hanbelî mezheplerine göre, ihramın sün­neti; Mâlikî mezhebine göre vacibidir. Dolayısıyla bir kimse hacca veya umreye niyet etse fakat telbiye getirmese ihrama girmiş sayılır. [5]

Bir kimse; hangi çeşit hac yapacağını belirlemeden “Al­lah için ihrama girdim” gibi genel bir ifade kullansa yine ih­rama girmiş olur.

Böyle bir kimse tavafa ba ş lamadan önce hangi çe ş it hac yapacağını belirlerse niyetine göre hareket eder.

Hangi çeşit hac yapacağını belirlemeden tavafa başlar­sa umre yapmış olur. Tavafa başlamış olmak için en az bir şavtın tamamlanması gerekir. Henüz ilk şavtı tamamlama­dan terk ederse tavafa başlamış sayılmaz.

İhrama girdikten sonra tavaf yapmadan doğrudan Arafa'ta gidip vakfe yaparsa ifrad haccı yapmış olur.[6]

Bir kimse; hangi çeşit hac yapacağını belirlemeden “Allah için ihrama girdim” gibi genel bir ifade kullansa ihra­mı geçerli olur. Bu kimse tavafa başlamadan niyetini umre, ifrad veya kıran şeklinde belirleyebilir. Niyeti belirlemeden tavafa başlar ve en az bir şavt yaparsa niyeti artık umre için geçerli olur. Niyetini belirlemeden ve tavaf da yapmadan doğrudan Arafat'a çıkar ve vakfe yaparsa hac için ihrama girmiş olur.[7]

Şâfiî mezhebine göre hac ve umre ile ilgili menâsikten her­hangi birine, meselâ tavafa başlamadan önce niyetteki belirsiz­liğin giderilmesi ve hangi maksatla ihrama girildiğinin belir­lenmesi gerekir. Aksi halde hac veya umre yapılmış sayılmaz. Çünkü ibadetlerde niyet şarttır.

Dipnotlar:

[1] Ebû Dâvûd, Menâsik, 27; II, 404. Tirmizî, Hac, 13. III; 187.

[2] İbn Mâce, Menasik, 6. II, 997.

[3] Tirmizî, Hac, 15. III, 192.

[4] Şirbînî, II, 233.

[5] Başnefer, 83.

[6] Kâsânî, II, 163.

[7] Abdülganî el-Mekkî, s. 119.

Kaynak: Diyanet Hac İlmihali