Yavuz’un Mısır Seferi Dönüşündeki Tevazusu

İHSAN

Yavuz Sultan Selim Hân’ın, Mısır seferi dönüşündeki tevâzusu...

Riyâset makâmında bulunan kimse, fânîlerin övgü ve iltifatlarına îtibâr ederek gurur ve kibre sürüklenmek sûretiyle hayırlı amellerinin ecrini de imhâ etmemelidir. Nitekim Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- böy­le­si hâl­le­re dü­şül­me­si en­di­şe­siy­le, gâ­fi­lâ­ne medh ü se­nâ­lar­dan me­n et­miş ve övü­le­cek hu­sus­lar şâ­yet nef­sâ­ni­ye­te se­be­bi­yet ve­re­cek­se:

“(Sizi menfaat için) medheden kimsenin yü­zü­ne top­rak ser­pin!” bu­yur­muş­tur. (Ah­med, VI, 5)

YAVUZ’UN MISIR SEFERİ DÖNÜŞÜNDEKİ TEVAZUSU

Bu hususta Yavuz Sultan Selim Hân’ın, Mısır seferi dönüşündeki hâli ne güzel bir misâldir:

Yavuz Sultan Selim Han, büyük zaferlerle dolu Mısır seferinden İstanbul’a döndüğünde gündüz vakti Üsküdar’a vâsıl oldu. İstan­bul halkının, kendisini büyük bir tezâhürât ile karşılayacağını haber aldığından, lalası Hasan Can’a:

“–Hava kararsın, herkes evlerine dönsün, sokaklar boşalsın, ben ondan sonra İstanbul’a gireyim. Fânîlerin alkışları, iltifatları ve zafer tâkları nefsimizi gurura sevk ederek amellerimizi boşa çıkarmasın!dedi.

Yavuz’u, o korkunç Sina çölünde kükreyen bir arslan; Mısır’a girişte gözü yaşlı, şükreden, mütevâzı bir mü’min; Üsküdar’da kendi­sini bir nefs muhâsebesiyle yönlendiren ilâhî ve derûnî lezzet­lere müstağrak bir derviş olarak görüyoruz.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, 12 Saadet Damlaları, Erkam Yayınları