'yaradandan Ötürü Yaradılanı Sevme'nin Sırrı

Hizmet

Kalp, ilâhî feyizlerle hâllenince, on­da Hâ­lık’tan ötü­rü mah­lû­kâ­ta hiz­met ar­zu­su do­ğar. Dost­lu­ğun mer­ke­zi­ne Allah ve Ra­sû­lü’nü yer­leş­ti­ren­ler, bü­tün mah­lû­kât ile dost olur­lar. Böy­le bir hiz­met eri­nin yü­re­ği, ge­niş­le­ye­rek bü­tün mah­lû­kâ­tı içi­ne alan bir “ga­nî gö­nül” yani bü­tün mah­lû­kâ­tı ku­şa­tan sey­yar bir der­gâh hâ­li­ne ge­lir. “Yaratılanı severiz, Yaratan’dan ötürü…” anlayışıyla bütün mahlûkâta şefkat, merhamet ve muhabbetle yaklaşmaya başlar.

Allah dost­la­rın­dan Fu­dayl bin Iyâz’ın hâ­li, bu öl­çü­ler­le ya­şa­yan bir mü’minin gönül ufkunu ne gü­zel sergilemektedir:

Bir gün ken­di­si­ni ağ­lar­ken gör­dü­ler ve:

“–Ni­çin ağ­lı­yor­sun?” de­di­ler. O da:

“–Ba­na zul­me­den bir za­val­lı müs­lü­ma­na üzül­dü­ğüm­den ağ­lı­yo­rum! Bü­tün ke­de­rim, onun kıyâmet­te re­zil ola­ca­ğın­dan do­la­yı­dır...” bu­yur­du.

RAHMET DENİZLERİ COŞUNCA TAŞLAR BİLE ÂB-I HAYAT İÇER

Bu kâ­mil in­san­la­rı, böy­le­si bir mer­ha­me­te sev­k e­den hu­sû­su Haz­ret-i Mev­lâ­nâ şöy­le îzah eder:

“Rah­met de­niz­le­ri co­şun­ca, taş­lar bi­le âb-ı ha­yat içer. Yüz yıl­lık ölü me­za­rın­dan çı­kar, şey­tan ruh­lu ka­ra sî­mâ­lar, hû­ri­le­rin bi­le kıs­ka­na­cak­la­rı gü­zel bir me­lek olur.”

İn­san, var oluşunun asıl gâ­ye­sin­den ne ka­dar uzak ka­lır­sa kal­sın, “in­san” ol­mak hay­si­ye­tiy­le yi­ne de yü­ce bir şe­ref sahi­bi­dir. Onun öz cev­he­rin­de­ki yü­ce­lik­ten ha­ber­siz ola­rak gü­nah ba­tak­lı­ğı­na sap­lan­ma­sı, tıp­kı Kâ­be-i Mu­az­za­ma’nın du­va­rın­da­ki Ha­ce­rü’l-Es­ved’in, ora­dan ye­re dü­şüp kir-pas için­de kal­ma­sı gi­bi­dir.

Bu hâ­le lâ­kayd ka­la­rak fe­ve­rân et­me­ye­cek hiç­bir mü’min vic­dâ­nı ta­sav­vur olu­na­maz. Bu hâl­de bi­le mü’min­ler, Ha­ce­rü’l-Es­ved’e hür­met­ten vaz­geç­mez­ler. Onu der­hâl to­zu-top­ra­ğıy­la ka­par, göz­yaş­la­rıyla te­miz­le­ye­rek ye­ni­den yü­ce mev­ki­ine koy­mak için bir­bir­le­riy­le ya­rı­şır­lar. Onun cennetten çıkmış bulunduğunu ve özündeki yüce değeri düşünürler.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hizmet, Erkam Yayınları