Yapacağımız Yardımlar Affımıza Vesile Olsun

İSLAM

Bugün açlık, yalnızlık ve sefâletin kol gezdiği pek çok beldedeki nice müslüman kardeşimiz, kurban ikramlarımızla yaşanacak olan İslâm kardeşliği tezâhürünü hasretle beklemektedir.

Asrımız insanlığının zulüm ve vicdansızlığı sebebiyle mağdur olan milyonlarca din kardeşimizi gönül dergâhımıza almaya gayret gösterelim ki, din kardeşliği hukukunun gereğini îfâ edebilmiş olalım. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz de kıyamet günü bize serzenişte bulunmasın.

Bugün iletişim vâsıtalarının terakkîsi neticesinde, âdeta bütün dünya müslümanları birbirinin komşusu oldu. Dünyanın en uzak köşelerine dahî uçakla vasatî yarım gün içinde gidilebiliyor.

FİLİSTİNLİ, AFRİKALI KARDEŞLERİMİZİN GÖNLÜMÜZDEKİ YERİ NE?

Hâl böyle olunca, bu nebevî tâlimatların omuzlarımıza yüklediği mes’ûliyet daha da ağırlaşıyor. Bu muhâsebeyi kendi içimizde sık sık yapmak mecbûriyetindeyiz:

  • Dünyanın dört bir yanında felâketlerle perişan vaziyetteki kardeşlerimizin, abluka altında ilâçtan dahî mahrum Filistinli kardeşlerimizin, misyonerin elindeki ilâçla îmânı arasında tercih yapmak zorunda bırakılmış, maddî-mânevî açlığa mahkûm edilmiş Afrikalı kardeşlerimizin, belki de kapı komşumuz olduğu hâlde, sessiz feryatlarını duymadığımız için, maddî-mânevî sefâlet içinde kalan kardeşlerimizin, gönlümüzde ne kadar yeri var?
  • Bir senede kendi boğazımızdan ne kadar, Afrikalı kardeşlerimizin boğazından ne kadar et geçiyor?
  • Kendi insanımızı, onlara imkânlarımız içindeki haklarını teslim etmek sûretiyle, misyonerlerin kıskacından ne kadar kurtarabiliyoruz?

MÜ'MİN MÜ'MİNE ZİMMETLİDİR

Mü’min, mü’mine zimmetlidir. Onun sevincini de derdini de paylaşmak mecbûriyetindedir. Bu sebeple bizler de, önceki senelerde îfâ ettiğimiz kurban hizmetlerimizi, Afrika ve diğer İslâm coğrafyasında bu sene de -inşâallah- devam ettireceğiz.

Bu kurban bayramında hiçbir imkânı olmayanlar dahî, o mazlum ve mağdur kardeşlerimizle hiç olmazsa duâlarıyla bayramlaşmalı… İmkânı olanlar, buna ikram ve infaklarını da ekleyerek fiilî duâlarda bulunmalı…

Geçtiğimiz senelerde o mahzun yüreklerin duâlarıyla bayramlaşmış ve vatanımıza pek tatlı hâtıralarla dönmüştük. Bu sene de onların, mahzun, mağmum ve kırık gönülleriyle yeniden bayramlaşabilmenin azim ve gayreti içerisindeyiz.

YAPACAĞIMIZ YARDIMLAR AFFIMIZA VESİLE OLSUN

Afrika’da, Orta Asya’da, Kafkaslarda, Balkanlarda ve daha nice yerde bizlere; “Siz, Peygamber müjdesine nâil olmuş Fâtihlerin torunlarısınız. Ümmeti şefkat kanatları altında korumaya çalışan Abdülhamidlerin torunlarısınız.” deniliyor. Cenâb-ı Hak böyle dostlarını unutturmuyor. Böyle dostlarına asırlar sonra bile dünyanın her tarafından âdeta bir “hüsn-i hâl kağıdı” geliyor. Peygamber Efendimiz’in “cennet vâcip oldu” diye müjdelediği güzel şâhitliklerin benzerleri nasîb oluyor.

İşte İslâm coğrafyasındaki muhtaç din kardeşlerimize yapacağımız infaklarla onlardan Hak katına yükselecek duâlar da, bizler için güzel bir şâhitlik olarak, ilâhî affa mazhariyet vesîlesi olur -inşâallah-. Biz o kardeşlerimizin duâsına muhtâcız. Belki hiç görmediğimiz, hiç tanımadığımız kardeşlerimizden gelecek duâlar, bizlere de kıyâmet günü bir hüsn-i hâl kağıdı, bir tezkiye ve tebriye mektubu olur -inşâallah-.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2012 – Ekim, Sayı: 320, Sayfa: 032