Yahudi’yi İmana Getiren Sima

Nübüvveti

Yahudî alimlerinden Abdullah ibn-i Selâm’ı (r.a.) imana getiren sima...

Târihte hayâtının tamamı en ince teferruâtına kadar tespit edilebilen tek Peygamber ve tek insan, Hazret-i Muhammed Mustafâ’dır (s.a.v.). O’nun bütün fiil, söz ve duyguları anbean kaydedilerek insanlık târihine şeref levhaları hâlinde takdîm edilmiştir.

O’nun hayâtı, kıyâmete kadar gelecek bütün nesillere örnektir. Kur’ân-ı Kerîm’de O’nun hakkında:

“Şüphesiz Sen yüce bir ahlâk üzeresin!” buyrulmaktadır. (el-Kalem, 4)

O, Kur’ân’ı yalnız lâfzen öğreten bir muallim değil, aynı zamanda Kur’ân’ı yaşayan canlı bir örnek idi. Hazret-i Peygamber:

“Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim.” buyurmuşlardır. (Muvatta, Hüsnü’l-Hulk, 8; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, X, 192)

İMANA GETİREN SİMA

Yahudî ulemâsından Abdullah ibn-i Selâm (r.a.), Hazret-i Peygamber’i ilk defâ görür görmez, O’nun sîmâsındaki nûrâniyet ve mânâ derinliği kendisini kuşattı. Hayretle:

“Bu sîmânın sahibi yalancı olamaz!” dedi ve îmân ile şereflendi. O, şöyle anlatır:

Resûlullah Medîne’ye geldiğinde, insanlar koşuşarak O’nun etrafını sardılar. “Resûlullah geldi, Resûlullah geldi!” diye îlân edildi.

Ben de O’nu görmek için insanların arasına karıştım. Allah Resûlü’nün mübârek yüzünü görünce anladım ki; O’nun yüzü, aslâ yalancı yüzü olamaz. Efendimiz’den işittiğim ilk sözler şunlar oldu:

“Ey insanlar! Selâmı yayınız, yemek yediriniz, akrabanızla ilgilenip onlara yardım ediniz! İnsanlar uyurken siz geceleri namaz kılınız! Bu sâyede selâmetle cennete girersiniz.” (İbn-i Mâce, Et’ime 1, İkâmet 174; Tirmizî, Kıyâmet, 42/2485)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Rahmet Peygamberi, Erkam Yayınları