Ümmetin En Çok İhtiyaç Duyduğu Şey: Diğergâmlık

İnfak

Yaratılmışların hiçbiri, sehâvet, infak ve îsârda, Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile kıyaslanamaz. O, cömertliğin her çeşidinin en üst seviyesinde idi.

Allâh yolunda, O’nun dînini açıklamak, kulları doğru yola istikâmetlendir­mek, açları doyurmak, câhillere öğüt vermek, ihtiyaç sahiplerinin hâcetlerini görmek ve ağırlıklarına tahammül etmek gibi ilim, mal ve nefs cömertliğinin hepsi kendisinde mevcud idi.

Kureyş müşriklerinin ekâbirinden Safvan bin Ümeyye, Müslüman olmadığı hâlde Huneyn ve Taif gazâlarında, Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in yanında bulunmuştu.

Cîrâne’de toplanan ganimet mallarını gezerken Safvan’ın bunlara büyük bir hayret içinde baktığını görmüş ve Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“–Pek mi hoşuna gitti?” diye sormuş.

“–Evet.” cevabını alınca:

“–Al hepsi senin olsun!” buyurmuştur.

Bunun üzerine Safvan kendisini tutamayarak:

“–Peygamber kalbinden başka hiçbir kalb bu derece cömert olamaz.” diyerek şehâdet getirmiş ve îmân ile şereflenmiştir. (Vâkıdî, Meğâzî, II, 854-855)

KAYBOLMAYA YÜZ TUTAN BİR DEĞER: ÎSÂR

Gerçekten de îsâr, ikrâmın en ihtişamlısıdır. Düşünmelidir ki Rasûlullâh, sahâbe ve sâlih kulların böyle ikramları vesîlesiyle nice küfründe inad eden insan insafa gelmiş, nice düşman dost olup hidâyet bulmuş ve nice mü’minin, mü’min kardeşine muhabbeti artmıştır.

Allâh Rasûlü hiçbir zaman, kendisinden istenen yapabileceği bir talebi geri çevirmezdi. Bir defa kendisine doksan bin dirhem isâbet etmişti. Bunu hasırın üzerine döktü. Gelen muhtaçlara infâk ederek onu tamamen bitirdi.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Son Nefes, Erkam Yayınları, 2013