Tövbe ve Rahmet Kapısı Nasıl Açıldı?

Nübüvveti

Peygamber (s.a.v.) Efendimizin yerine, tövbe ve rahmet kapısının açılmasını istediği mucize.

Rasûlullah (s.a.v) insanları sürekli İslâm’a çağırıyor, onlar da çeşitli bahanelerle hakka yaklaşmamak için direniyorlardı.

Kureyş kabilesinin ileri gelenleri bir gün Allah Rasûlü’ne:

“–Safâ Tepesi’ni bizim için altına çevirmesi için Rabbine dua et, biz de Sana îmân edelim!” dediler. Rasûlullah (s.a.v):

“−Gerçekten bunu yapacak mısınız?” diye sordular. Onlar da:

“–Evet” dediler.

Rasûlullah (s.a.v) dua ettiler. Bunun üzerine Cebrail (a.s) gelip:

“–Rabbin sana selam ediyor ve «İstersen, onlar için Safâ Tepesi’ni altına çevireyim, fakat bundan sonra onlardan kim inkâr ederse ona, âlemlerden hiç kimseye yapmadığım şekilde azâb ederim! İstersen onlara tövbe ve rahmet kapısını açayım!» buyuruyor” dedi. Rahmeten li’l-âlemîn olan Efendimiz (s.a.v) hemen:

“–Tevbe ve rahmet kapısını aç!” buyurdular. (Ahmed, I, 242, 258, 345; Hâkim, I, 119/174; Heysemî, VII, 50)

Bu hâdise üzerine şu âyet-i kerime nâzil oldu:

“Bizi, mucizeler göndermekten alıkoyan ancak öncekilerin bunları yalanlamış olmalarıdır. Biz Semûd’a uyarıcı ve aydınlatıcı bir mucize olarak dişi deveyi verdik de onu öldürdüler. Hâlbuki Biz mucizeleri (azab ve helâk etmek için değil), ancak uyarmak için göndeririz.” (el-İsrâ 17/59) (Ahmed, I, 258; Taberî, Tefsir, XV, 108)

Mucize talepleri daha çok kâfirlerden gelmiş, Müslümanlar böyle bir nezâketsizlikten uzak kalmışlardır. Zîrâ onların mutmain olmaları için Efendimiz’i görmeleri kâfi gelmişti. Mehmed Nûri Şemseddin hazretleri ne güzel söyler:

Âşık-ı sâdık isen sana yeter rü’yet pes

Âşık-ı kâzip isen var kerâmet ara gez.

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Mescid-i Haram’dan 111 Hatıra, Erkam Yayınları