Tavaf Çeşitleri Nelerdir?

Hac

Tavaf çeşitleri nelerdir? Tavaf çeşitleri ve hükümleri.

Hacda yapılan tavaf çeşitleri:

TAVAF ÇEŞİTLERİ

1) Kudüm tavafı: Kudüm, “geliş ve varış” anlamına gelir. Buna göre kudüm tavafı Mekke’ye geliş ve selâmlama tavafı olup, hükmü sünnettir. Fakihlerin çoğunluğuna göre Arafat’ta vakfeden önce Mekke’ye mîkât sınırları dışından gelen (Âfâkî)lerden yalnız hacca niyet edenlerin yapacağı ilk tavaf “kudûm tavafı” dır. Temettu’ ve kıran haccına niyet eden Âfâkîler’in ilk yapacağı tavaf “umre tavafı” dır. Kıran hacısı, tek ihramla haccı da tamamlayacağı için kudûm tavafına ihtiyacı olmaz. Temettu’ hacısı ise, arefeden bir gün önce hac için ihrama girince, ihramlı olarak kudûm tavafı yapar ve isterse ardından, hacca ait sa’yi de yapabilir. Geç kalıp, Mekke’ye girmeksizin doğrudan Arafat’a çıkanlarla, özel halleri sebebiyle Arafat vakfesinden önce kudüm tavafı yapamamış olan kadınların kudüm tavafı yapmaları gerekmez. Yine Mekkeliler ve mîkât sınırları içinde oturanlar da kudüm tavafı yapmazlar.

2) Ziyâret tavafı (ifâda veya farz tavaf): Bütün hac çeşitlerinde rükun olan ziyâret tavafı olmaksızın hac tamam olmaz. Bu tavafın ilk dört dolanımı farz, sonraki üç dolanımı ise vâciptir. Kur’an’da, “Beyt-i Atik’i (Kâbe) tavaf etsinler” [1] âyetiyle hac yapanların Kâbe’yi tavaf etmeleri istenir. Yukarıda bu çeşit tavafı açıkladığımız için kısa geçiyoruz.

3) Vedâ tavafı (sader): Vedâ tavafı Mekkeli olmayan ve bu hükümde bulunmayan, uzak yerlerden gelen Âfâkî hacıların Mekke’den ayrılmadan önce yapmaları gereken en son tavaftır. Bu tavaf Mâlikîler’e göre mendup, diğer mezheplere göre ise vâciptir. Buna sader tavafı da denir. Sader, “ayrılmak, veda etmek” demektir.

Mekke’de, Harem bölgesi içinde ve mîkât sınırları içinde oturanların vedâ tavafı yapması gerekmediği gibi, henüz vedâ tavafını yapmadan âdet gören veya loğusa olan ve temizlenemeden Mekke’den ayrılmak durumunda kalan kadınlardan da bu vedâ tavafı düşer. Fakat bu bayanlar, Mekke’den ayrılmadan önce temizlendikleri takdirde, yola çıkmadan önce vedâ tavafını yapmaları gerekir.

Vedâ tavafını yapmadan Mekke’den ayrılan âfâkî, mîkât sınırından çıkmadan önce geri dönüp ihramsız olarak bu tavafı yaparsa ceza düşer. Mîkât dışına çıkmışsa, yeniden ihrama girerek, umre yapar ve arkasından vedâ tavafını kaza edebilir. Aksi takdirde vâcibi terkettiği için kurban cezası gerekir.

Arafat vakfesinden sonra bayram günlerinde veya sonrasında ilk yapılan tavaf hangi niyetle yapılırsa yapılsın ziyâret tavafı olur. Ziyâret tavafından sonra yapılan her tavaf da vedâ tavafı sayılır.

Hanefîlere göre vedâ tavafını Mekke’den ayrılırken yapmak daha faziletli ise de önceden yapmak da câizdir. Bu takdirde Mekke’den ayrılırken yeniden yapmak gerekmez. Vedâ tavafını yaptıktan sonra Harem-i Şerîf’e gidip namaz kılmakta veya tavaf yapmakta bir sakınca bulunmaz. Bu durumda en son yapılan tavaf “vedâ tavafı” olur.

Şâfiî ve Hanbelîler’e göre vedâ tavafı Mekke’den ayrılırken yapılır, daha önce yapılmışsa iâdesi gerekir.[2]

4) Tehıyyetü’l- mescid tavafı: Kâbe’ye gelen tavaf yapacaksa bu, tehıyye namazı yerine geçer. İhramsızsa tehıyye tavafı olur. Bir mescide girildiğinde kılınması tavsiye edilen tehıyyetü’l-mescid namazı yerine, Mescid-i Haram’a girildiğinde mescide saygınlık ve selâmlama için bir tavaf yapmak müstehap görülmüştür. Buna selâmlama anlamında “tehıyyetü’l-mescid tavafı” denir. Hac veya umre gereği yapılacak olan tavaf bunun yerini tutar.[3]

5) Nâfile tavaf: Mekke’de bulunulan süre içinde hac ve umre ile ilgili olarak yapılan tavaflar dışında, fırsat buldukça yapılan fazla tavaflar bu niteliktedir. Diğer nâfile ibâdetler gibi, başlanılmış olan nâfile bir tavafı tamamlamak da vâcip olur. Uzak yerlerden gelmiş olanların (âfâkî) nâfile tavaf yapmaları, Mescid-i Haram’da tavaf süresince kılacakları nâfile namaz miktarından daha faziletlidir. Çünkü namaz her yerde kılınabilirken, tavaf yalnız Kâbe’de olabilir. Hac mevsimi dışında Mekkeliler için de hüküm böyledir.

Bunların dışında adak ve umre tavafı da vardır. Umre tavafının ilk dört dolanımı, umrenin rükünlerinden olup, umrede kudüm veya vedâ tavafı bulunmaz.

Dipnotlar:

[1] Hac, 22/29. [2] bk. Kâsânî, age, II, 125-133, 143 vd.; Meydânî, age, I, 184, 189, 191; İbn Kudâme, age, III, 370, 440, 442, 444, 458-465. [3] İbn Âbidîn, age, IV, 499.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları