Talebeyi Nimet Bilmek

İLİM

Hiç şüphesiz, mahlûkat içerisinde eğitime en çok muhtaç olan insandır. Hayatta en zirve sanat da, insan yetiştirmektir.

Ebû Hârun el-Abdî -radıyallâhu anh- şöyle demiştir:

Biz gençler (dînî hususlarda bilmediğimiz) bazı şeyleri öğrenebilmek için Ebû Saîd’in yanına giderdik. O bizleri görünce (çok sevinir ve bize hitâben) şöyle derdi:

“–Peygamber Efendimiz’in bize vasiyet ve emânet ettiği kişiler, merhaba, hoş geldiniz!

İSLAMİYET’İ İYİ ÖĞRENMEK VE YAŞAMAK

Resûlullah, bize şöyle buyurmuştu:

«–Dünyanın dört bir yanından insanlar gelip dîni iyice öğrenmek ve onda derinleşmek isteyerek size tâbî olacaklardır. Onlar size geldiğinde kendilerine îtinâ gösterin ve (dâimâ) hayırla muâmele edin!»” (Tirmizî, İlim, 4/2650; İbn-i Mâce, Mukaddime, 17, 22; Dârimî, Mukaddime, 26; Hâkim, I, 164/298)

Peygamber Efendimiz’in bu beyanları açıkça göstermektedir ki, bir eğitimci, kendisine ilim tahsîl etmek maksadıyla gelen talebeye en güzel bir sûrette muâmele etmeli ve dirâyet sâhibi olduğu ilmi de en güzel bir şekilde o kişiye aktarmaya gayret göstermelidir.

Nitekim hadîs-i şerîfte; “evine dönünceye kadar Allah yolunda oldukları” (Tirmizî, İlim, 2) ifâde edilen ilim tâliplerine yapmış olduğu hizmet dolayısıyla bir eğitimci, hem âhiret mes’ûliyetinden kurtulacak hem de göstermiş olduğu bu gayret ve hizmet, kendisi için ebedî bir saâdet sermâyesi olacaktır.

Bu vesîleyle bir eğitimcinin, talebelerini kendisi için büyük bir nîmet bilmesi ve onları Hakk’ın rızâsı istikâmetinde faydalı ilimlerle tezyîn etmesi zarûrîdir.

İNSAN EĞİTİME MUHTAÇTIR

Hiç şüphesiz, mahlûkat içerisinde eğitime en çok muhtaç olan insandır. Hayatta en zirve sanat da, insan yetiştirmektir. Allah Teâlâ, insanlığa en büyük insan terbiyecileri olarak peygamberleri lûtfetmiştir. Onlar da Cenâb-ı Hakk’ın kendilerine ihsân ettiği ebedî saâdet ve kurtuluş reçetesi olan dîni insanlara ulaştırmanın gayreti içinde olmuşlardır.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Gönül Yolculuğu, Erkam Yayınları