Sünnet Korunmuş mudur?

Siyer-i Nebî

Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’de, kâfirler istemeseler de nûrunu tamamlayacağını açıklamaktadır.[1] “Allah’ın nuru”, Peygamberimiz vasıtasıyla duyurduğu ilahi mesajıdır. Bu, hem Kur’ân’ı hem de Sünnet’i içine alır.

Allah Teâlâ Gerçekten Zikr’i biz indirdik; onun koruyucusu da elbette biziz[2]  buyurmuştur. Bu âyette geçen “zikr” lafzını, Kitap ve Sünnet olarak anlamak mümkündür.

Diğer bir ayet-i kerimede ise “Allah’a ve resulüne itaat edin” buyrulmaktadır. Kıyamete kadar “resule itaat edin” emri tüm Müslümanlar için bağlayıcıdır. Bu sebeple Peygamberimizin hayat tarzı olan sünnet de o insanlara sahih bir şekilde ulaşmış olması gerekir. Nitekim Hazreti peygamberin sünnetinin nesilden nesile günümüze kadar doğru bir şekilde aktarıldığını söylemek mümkündür.

Bu manada sünnetin korunması ümmete havâle edilmiştir. Yani sünnetin korunması müslümanların onu yaşamları ile ilgilidir. Sünnetin korunmasında İslâm bilginlerinin yaptıkları çalışmaların katkısı da büyüktür.

[1] Tevbe, 32

[2] Hicr, 9