Sıkıntıdan Kurtulmanın Yolu

Ahirete İman

Cenâb-ı Hakk’ın bir kulun arzularını yerine getirmesi ve günahlarını affetmesi, dünya ve âhiretin bütün hayırlarını ihtivâ etmektedir. Böyle bir kul, dünya ve âhiretin bütün sıkıntılarından kurtulur. O hâlde kişinin salevât ile meşgul olması, ihtiyaç ve arzularını karşılamaya kâfîdir.

Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır:

“Bir kimse bana salât ü selâm getirdiği zaman, onun selâmına karşılık vermem için Allah Teâlâ rûhumu iâde eder.” (Ebû Dâvûd, Menâsik, 96)

“Kim kabrimin yanında bana salât ederse ben onu işitirim. Kim de uzaktan salât ederse o bana ulaştırılır.” (Beyhakî, Şuab, II, 215)

CUMA GÜNÜ SALAT Ü SELAM GETİRMENİN FAZİLETİ

Bilhassa Cuma günü salât ü selâm ile meşgul olmak, çok fazîletli bir ibadettir.

Ebu’d-Derdâ -radıyallâhu anh- anlatıyor:

Bir gün Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“‒Cuma günü bana çok salevât getirin! Zira o gün, meleklerin hazır ve şâhid olduğu bir gündür. O gün bir kişi bana salât ettiğinde onun salâtı mutlakâ bana arz edilir. Salevât getirmeyi bırakıncaya kadar bu durum böyle devam eder.” buyurdular.

Ben:

“‒Vefâtınızdan sonra da mı?” diye sordum.

Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“‒Evet, vefâtımdan sonra da! Allah Teâlâ peygamberlerin vücutlarını yemeyi yeryüzüne haram kılmıştır. Allâh’ın Nebîsi hayattadır ve dâimâ rızıklandırılır. buyurdular. (İbn-i Mâce, Cenâiz, 65. Bkz. Ebû Dâvûd, Salât 201/1047, Vitir 26)

Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- bu hususta şöyle demiştir:

“Her kim Cuma günü Peygamber Efendimizʼe yüz kere salevât getirirse kıyâmet günü mahşer yerine yüzü çok güzel ve nurlu olarak gelir. İnsanlar gıptayla, «Bu zât acaba hangi ameli işliyordu?» diye birbirlerine sorarlar.” (Beyhakî, Şuabu’l-Îmân, III, 212)

Şârihler, meleklerin Cuma gününe şâhit olmasını şöyle îzah ederler: Cuma günü melekler gelir, mescidlerin kapılarında durur ve gelenleri öncelik sırasına göre yazarlar. Namaz kılanlarla musâfaha eder ve onlar için istiğfarda bulunurlar. Mü’minlerin diğer amellerine de şâhitlik ederler.

Çokça salevât-ı şerîfe getirmek, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e duyulan muhabbetin büyüklüğüne alâmettir. Bu da kişiyi neticede Allah Rasûlü’ne yaklaştırır. Nitekim hadîs-i şerîfte şöyle buyrulmuştur:

“Kıyâmet gününde insanların bana en yakın olanı, bana en çok salât ü selâm getirendir.” (Tirmizî, Vitir, 21/484)

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Fahr-i Âlem - Habîbi Hüdâ Hz. Muhammed Mustafâ, Erkam Yayınları