Şeytanın En Çok Uğraştığı İnsan

Hizmet

Hırsızların, eskici dükkânlarını değil de ekseriyetle kuyumcu dükkânlarını soymak istemeleri gibi, şey­tan ve ave­ne­si de, Allah yolunda hizmet ve gayret edenlerle daha çok uğraşırlar. Bu sebeple hizmet ehli, ihlâs ve takvâ zırhını kuşanmayı hiçbir zaman ihmâl etmemelidir.

İh­lâs ve is­ti­kâ­met, hiz­met eh­li­nin vaz­ge­çil­mez iki te­mel vas­fı ol­ma­lı­dır. Makbûl bir hizmette ni­yet, Ce­nâb-ı Hakk’ın rı­zâsını ka­zan­mak­tan ibâ­rettir. “Ne hayırsever insanmış.” de­dirtmek ve bun­dan nef­sânî bir if­ti­har pa­yı çıkartmak, hizmetin ecrini zâyî etmektir. Böy­le nef­sâ­nî his­ler­le, o ul­vî gâ­ye, göl­ge­len­me­me­li­dir.

Ger­çek bir hiz­met eh­li ola­bil­mek, Allah Te­âlâ’nın ku­lu­na yü­ce bir lûtfu­dur. Bu yü­ce nî­me­tin kad­ri­ni iyi bil­me­li ve ya­pı­lan her iş­te ih­lâs ve is­ti­kâ­met üze­re ol­ma­ya gay­ret et­me­li­dir. Ak­si hâl­de bu nî­me­tin el­den çı­ka­bi­le­ce­ği­ni unut­ma­ma­lı­dır.

Allah yo­lun­da­ki hiz­met­ler­de ken­di­si­ne bü­yük ve mü­him bir vazife tev­dî edil­miş olan­lar, bil­has­sa bu hu­sus­ta da­ha dik­kat­li ol­mak zo­run­da­dır­lar. Nitekim yük­sek bir da­ğın zir­ve­si­ne tır­ma­nan kim­se­nin, aya­ğı­nı bas­tı­ğı ye­re ve tutunduğu da­la da­ha çok dik­kat et­me­si zarûrîdir. Zira zir­ve­ler­de yan­lış bir adım at­mak ve­ya çü­rük bir da­la tu­tun­mak çok da­ha teh­li­ke­li­dir.

Zünnûn-ı Mısrî Hazretleri’nin buyurduğu gibi:

“...Muh­lis­ler bile bü­yük bir teh­li­ke ile kar­şı kar­şı­ya­dır­lar.” (Bey­ha­kî, Şu­ab, V, 345)

Hırsızların, eskici dükkânlarını değil de ekseriyetle kuyumcu dükkânlarını soymak istemeleri gibi, şey­tan ve ave­ne­si de, Allah yolunda hizmet ve gayret edenlerle daha çok uğraşırlar. Bu sebeple hizmet ehli, ihlâs ve takvâ zırhını kuşanmayı hiçbir zaman ihmâl etmemelidir. Zira, ancak bu sûrette ilâhî muhâfaza altına girebileceğini unutmamalıdır. Nitekim bu hakîkat, âyet-i ke­rî­me­de şöy­le ifâ­de edi­lir:

(İb­lis Ce­nâb-ı Hakk’a hi­tâ­ben de­di ki:) Sen’in izzet ve azametine yemin ederim ki, kullarının hep­si­ni mutlakâ az­dı­ra­ca­ğım. An­cak on­lar­dan ih­lâ­sa erdirdiklerin müstesnâ.” (Sâd, 82-83)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hizmet, Erkam Yayınları