Seher Vaktinin Önemi

TEFEKKÜR

Seher vakitlerinin önemi nedir?

Seven, sevdiğini çok zikreder. Bir şeyi çok zikreden kişi de, bir müddet sonra onu daha fazla sevmeye başlar. Sevginin büyüklüğü ise, sevilen uğrunda yapılan fedâkârlık nisbetindedir. İşte seherlerde tatlı uykusunu terk edip Hak Teâlâ’ya ilticâ etmek de gerçek bir muhabbetin en güzel tezâhürlerinden biridir.

Düşünmek lâzımdır ki seherlerde ilâhî rahmet ve gufrân âdeta taşıyor. Bu ilâhî bereketten ilhâm ile bülbüller, en tatlı nağmeleriyle şakıyor, açılan rengârenk güller en güzel râyihalarını o vakitte cömertçe ikram ediyor. İnsanın bu ilâhî rahmet sofrasından nasipsiz kalması ne hazindir!

Günün en kıymetli kısmı, gecenin üçte ikisinden sonrasına tekâbül eden seher vakitleridir. Seher vakitleri, zihnin meşgalelerden uzak olduğu, kalbin durulup saflaştığı, sessizliğin etrâfı kapladığı, fânî alâkaların zayıfladığı bir andır. Bu vakit, ilâhî rahmetin indiği ve Âlemlerin Rabbi’nin kuluna en yakın olduğu bir zamandır. Meşgalelerden uzak olması ve gönlün tam mânâsıyla Allâh’a yönelebilmesi sebebiyle seher vakitleri, düşünenler için ibret almaya en müsâit zamanlardır. Tefekkür için en münbit vakittir.

Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

“Ey örtüsüne bürünen (Peygamber!) Birazı hâriç geceleyin kalk (namaz kıl)! Gecenin yarısı kadar yahut yarısından biraz eksilt. Veya bunu artır ve ağır ağır, tertil ile Kur’ân oku. Çünkü Biz, Sen’in üzerine ağır bir söz indireceğiz. Şüphesiz gece kalkışı hem daha tesirli, hem de söz bakımından daha sağlamdır. Gündüz vaktinde ise Sen’in için uzun bir meşgûliyet vardır.” (el-Müzzemmil, 1-7)

Seherlerin sükûnetine mukâbil gündüzler, dikkatlerin dağıldığı, ses ve gürültünün arttığı zamanlardır. Gecenin tesirli vakitlerini değerlendiremeyen bir kimse, gündüzün meşgaleleri arasında Allah Teâlâ’ya yönelme ve ibadet etmenin feyz ve rûhâniyetine seherlerdeki kadar erişemez.

Hâsılı seher vakti, ibadet için ayrılmış mûtenâ bir an, gündüz ise hizmet etmek ve rızık kazanmak için bahşedilmiş güzel bir nîmettir. Yani mü’min, seher vakitlerinde yalnızca Hak ile, gündüzleri ise halk içinde Hak ile beraber olmak durumundadır.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Tefekkür, Erkam Yayınları