Riyazet Nedir? Riyazet Nasıl Yapılır?

İHSAN

Riyâzet, nefsi terbiye etmek için onu çok istediği şeylerden mahrum bırakmak veya maddî haz ve lezzetleri asgarîye indirebilmektir.

Şâh-ı Nakşibend Hazretleri buyurur:

“Halk, bizim yolumuzda riyâzet olmadığını söyler. Hâlbuki Allâhʼın gayrısından ilişiğini kesip, hu­zûr-maallâhʼa bağlılığını (yani Allah ile beraberlik ve her an Oʼnun huzurunda olunduğu şuurunu) muhafaza etmekten daha büyük riyâzet mi olur?

Bütün zâhirî ve bâtınî hâllerini Sünnet’e tâbî kılıp, nefsine dâimâ muhâlefet üzere ol! Nefse muhâlefet, her ne kadar az bir amel ise de, sâlik onu büyük bilmelidir. Sâlik, nefse muhâlefete kâdir ise, onu da Al­lâhʼın tevfik ve inâyetinden bilip şükretmelidir.”

RİYÂZET NEDİR?

Riyâzet, nefsi terbiye etmek için onu çok istediği şeylerden mahrum bırakmak veya maddî haz ve lezzetleri asgarîye indirebilmektir. Zira insanın iç âleminde -tıpkı bir terazinin iki kefesi gibi- nefsânî arzular asgarîye indirilmeden rûhî istîdatlar inkişâf edemez.

Nefse muhâlefetle ulaşılmak istenen hedef ise rûhî istîdatları geliştirip olgunlaştırarak, nefsi Hakkʼa kulluğa râm etmek ve kullukta huzur ve itmiʼnân hâline ulaşmaktır. Bunun neticesinde kul, gafleti bertaraf ederek, dâimâ ilâhî kameralar altında olduğu şuur ve idrâkine, yani îmandan ihsâna ulaşır. Riyâzetin özü ve gâyesi de, îmânın tecellî mekânı olan kalbe bu seviyeyi kazandırmaktır.

Nefsi terbiye ederek ihsan kıvamına ulaşmak ve o hâlini muhafaza edebilmek ise, kulluğun zaferidir. Kul, bu zaferin, Cenâb-ı Hakʼtan kendisine müstesnâ bir nîmet olarak lûtfedildiğini bilip şükrünü daha da artırma gayreti içinde olmalıdır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler 1, Erkam Yayınları