Rasûlullah’ın Attığı Adımlar Ne İçindi?

PEYGAMBERİMİZ

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) neden binek yerine yürümeyi tercih etti? Bu adımların ardında hangi niyet, hangi derin kaygı vardı?

Bir gün Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Muhâcirler ve Ensâr’dan bâzılarıyla birlikte Muâz bin Cebel -radıyallâhu anh-’ı Yemen’e vâli olarak uğurlamaya çıkmıştı.

PEYGAMBERİMİZDEN MUAZ’A (R.A.) VEDA: BİR YOLCULUĞUN ARDINDAKİ RAHMET

Muâz -radıyallâhu anh- binek üzerinde, Allah Rasûlü ise onun yanında yaya olarak gidiyordu. Muâz -radıyallâhu anh-:

“–Yâ Rasûlâllah! Ben binitliyim, Siz ise yayasınız! Ben de inip Siz’inle ve ashâbınızla birlikte yürüsem olmaz mı?” diye mahcûbiyetini dile getirdi. Onu teskîn eden Efendimiz, kendisini meşgûl eden esas düşüncenin ne olduğunu şöyle ifâde buyurdu:

“–Ey Muâz! Ben bu adımlarımın, Allah yolunda atılan adımlar olmasını ümit ediyorum ve Allah’tan bunların karşılığında bana ecir lûtfetmesini istiyorum!..”[1]

İşte Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm- tevâzûda da böyle bir âbideydi. Onun kaygısı şahsıyla ilgili değildi. Onun bütün derdi, hattâ kendisini yıpratacak derecedeki endişesi, insanların hidâyet bulup dünyâ ve âhiret saâdetine nâil olmalarıydı.

Dipnot:

[1]. Diyârbekrî, Târîhu’l-Hamîs, Beyrut ts., II, 142.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları