Ramazan'dan Nasıl Beslenmeli?

Oruç

Nefsin bitmek bilmeyen fânî arzu ve emellerini, azim ve irâdesiyle eritemeyen ham ruhlar, ne dünyada rahat yüzü görebilir ne de ukbâda huzur ve saâdete erebilirler. Oruç da; rûhâniyeti nefsâniyete, bâkîyi fânîye, takvâyı fücûra gâlip getirmek için nefse karşı girişilen büyük bir cihaddır.

Mevlânâ Hazretleri buyurur:

“Ramazan geldi, artık maddî yiyeceklerden elini çek ki gökten mânevî rızıklar gelsin. Bu ay, gönül sofrasının kurulduğu aydır. Gönlün, bedenin hatâlarından kurtulduğu aydır. Gönüllerin aşk ve îmân ile dolduğu aydır.”

“Teni aşırı besleyip geliştirmeye bakma! Çünkü o, sonunda toprağa verilecek bir kurbandır. Sen gönlünü feyz pınarlarından doldurmaya bak. Zira yücelere gidecek ve şe­reflenecek olan, odur.

Cesedine yağlı-ballı şeyleri az ver. Çünkü tenini fazla besleyen, nefsânî arzulara düşüyor ve sonunda rezil olup gidiyor.

Rûha mânevî gıdâlar ver. Olgun düşünüş, ince anlayış ve rûhî gıdâlar sun da gideceği yere güçlü-kuvvetli gitsin!”

Nefsin bitmek bilmeyen fânî arzu ve emellerini, azim ve irâdesiyle eritemeyen ham ruhlar, ne dünyada rahat yüzü görebilir ne de ukbâda huzur ve saâdete erebilirler. Oruç da; rûhâniyeti nefsâniyete, bâkîyi fânîye, takvâyı fücûra gâlip getirmek için nefse karşı girişilen büyük bir cihaddır.

Oruç, bedenin alışıp şiddetle ihtiyaç duyduğu fânî nîmetlerden el çekmek sûretinde gerçekleştiğinden, rûhu, nefsânî arzuların sıklet ve kasvetinden kurtarır. Dolayısıyla rûhun kuvvetlenmesine, duyguların ulvîleşmesine, ilâhî nurların kalpte tecellîsine vesîle olur. Oruç tutan kimse de nefsin tasallutundan kurtulan rûhun, mânevî fetihleri başlar. Bu bakımdan oruçlu, bir fazîlet mücâhidi demektir.

Ayrıca oruç sâyesinde, -belli bir süreliğine de olsa- bâzı helâllerden bile el çekmek, haram ve şüphelilere karşı daha güçlü bir şekilde mukāve­met edebilecek, sağlam bir irâdenin inşâsına yardımcı olur. Orucun gönle nakşettiği bu mânevî telkîni, Mevlânâ Hazretleri ne güzel ifâde eder:

“Oruç der ki: «–Allâh’ım! Bu müʼmin kulun, Sen’in emrine itaat etmek için helâl lokmayı bile yemedi; susuzken su içmedi. Bu müʼmin, nasıl olur da harama el uzatabilir?!»”

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ramazan-ı Şerif makaleleri